CHP Lideri Özgür Özel AKP'li bakanlar için  “Bunlar artık bakan değil. Erdoğan’ın sekreterleri” diyor...

Özgür Özel:  "Erdoğan'ın atadığı tüm kişilere bakan değil sekreter diyeceğiz...Erdoğan'ın dolma kaleminden akandan bakandan bakan falan olmaz. Bunlardan olsa olsa Amerika'da Trump'ın bakanları gibi olur, onların da adı sekreterdir, sekretersiniz...Erdoğan’ın atadıkları var. Türkiye’de parlamenter sistemden gelen bir gelenekle bunlara ‘bakan’ deniyor. Oysa bakan dediğin seçilmiş adamdır. Bakan dediğin seçilmiş kadındır. Bakan dediğin milletten güç alır, milletin işine bakar. Erdoğan’ın gözüne bakandan, Erdoğan’ın dolma kaleminin mürekkebinden akandan, gücü milletten almayandan bakan olmaz. Olsa olsa bu Amerika’daki Trump‘ın bakanları gibi olur. Onların da sekreterdir. Sekretersiniz siz, sekreterlersiniz...Bundan sonra dışişleri sekreterine de içişleri sekreterine de Tayyip Erdoğan’ın atadığı bütün sekreterlerine de bakan değil, sekreter olarak muamele edeceğiz."

2

ORC Araştırma'nın "Bu pazar bir seçim olsa" anketinin sonucuna göre; CHP yüzde 30.4 ile ilk sırada yer aldı. AKP ise yüzde 28 ile ikinci parti olurken, MHP üçüncü, DEM Parti dördüncü sırada yer aldı.

"Bu pazar seçim olsa" anketi: Partilerin oy oranı ne oldu?

ORC Araştırma'nın "Bu pazar bir seçim olsa" anketinin sonucuna göre; CHP yüzde 30.4 ile ilk sırada yer aldı. AKP ise yüzde 28 ile ikinci parti olurken, MHP üçüncü, DEM Parti dördüncü sırada yer aldı.

ORC Araştırma,14-17 Nisan 2025 tarihleri arasında 3 bin 290 katılımcı ile yapılan anketin sonuçları paylaşıldı.

28 ilde yapılan ankette katılımcılara "Bu pazar genel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?" sorusu yöneltildi.

Anket sonuçlarına göre, CHP yüzde 30,4 puan ile ilk sırada yer aldı.

Yüzde 28 puan ile listenin ikinci sırasında AKP yer alırken diğer partilerin sıralaması ise şöyle oldu:

MHP: % 7.6

DEM Parti: % 7.3

İYİ Parti: % 5.1

Zafer Partisi: % 4.7

Yeniden Refah Partisi: % 3.9

Gelecek Partisi: % 2.8

Anahtar Partisi: % 2.7

Büyük Birlik Partisi: % 2.2

Yerli ve Milli Parti: % 1.7

Türkiye İşçi Partisi: % 1.5

Diğer: % 2.1

3

Türkiye ile Afrika arasındaki ticaret hacmi 2003 yılında 3 milyar dolar seviyesinden 2023 yılında yaklaşık 35 milyar dolara yükseldi...Cumhurbaşkanı Erdoğan,"İkili ticaretimizi, müşterek çabalarımızla önce 50 milyar dolara, ardından da 75 milyar dolara taşıyacağımıza inanıyorum," dedi...

Türkiye ABD, Rusya, Çin, İngiltere,Almanya, İtalya,İspanya, Portekiz, Fransa, Kanada,Yunanistan ile rekabet ederek 2070'te 3 milyarlık dev bir nüfusa ev sahipliği yapacak Afrika ülkeleriyle ticaretini geliştirmeye çalışıyor...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin Afrika halklarıyla kökleri 9. yüzyıla uzanan güçlü beşeri bağları bulunduğunu vurgulayarak, kıtanın farklı şehirlerinde inşa edilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar ve limanların aradaki kadim dostluğun nişanelerinden sadece bazıları olduğunu kaydetti.

Ortak tarihin izlerine Sudan'dan Libya'ya, Harar'dan Cape Town'a, Mogadişu'dan Timbuktu'ya kadar kıtanın her köşesinde rastlandığını belirten Erdoğan sözlerine, şöyle devam etti:

"Dönemin işgalcilerine karşı yürüttüğümüz İstiklal Harbi'mizin de özgürlük mücadelelerinde Afrika halklarına cesaret ve ilham verdiğini biliyoruz. Bu müşterek geçmişimize rağmen gerek ülkemizin gerekse kıtanın içinde bulunduğu şartlar sebebiyle ilişkilerimizde bir dönem adeta bir fetret devri yaşadığımız gerçektir. Ancak bu dönemde bile Türkiye, Afrika'ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmemiştir. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde desteklemiştir."

Kıtaya yönelik üstenci, nobran, buram buram oryantalizm kokan bakış açılarını daima reddettiklerini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Kıtayla 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2020 yılında 25,3 milyar doları aştı. İkili ticaretimizi, müşterek çabalarımızla önce 50 milyar dolara, ardından da 75 milyar dolara taşıyacağımıza inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afrika'nın Madibası" olarak adlandırılan Nelson Mandela'nın "Büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur." sözünü anımsattı.

Afrika ile ilişkileri geliştirme yolculuğunda ekonomiden ticarete, sağlıktan yatırımlara kadar birçok zorluğun üstesinden geldiklerini belirten Erdoğan, tarihin en büyük başarılarını elde etmelerine rağmen bulundukları konumla asla yetinmediklerinin altını çizdi.

Afrika kıtasının Güvenlik Konseyi'nde temsili için "güç birliği" vurgusu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünya 5'ten büyüktür bayrağı altına yürüttüğümüz mücadeleyi sadece kendimiz için değil Afrikalı kardeşlerimizin için de veriyoruz. Son birkaç yılda yaşadıklarımız tüm insanlığın kaderini, Güvenlik Konseyi üyesi 5 ülkenin insafına bırakmanın yanlışlığını göstermiştir. 1,3 milyar insanın yaşadığı Afrika kıtasının Güvenlik Konseyi'nde söz ve karar hakkının olmaması çok büyük bir adaletsizliktir. Afrika'nın Güvenlik Konseyi'nde hak ettiği şekilde temsil edilebilmesi için güç birliği yapmamız gerektiğine inanıyorum. Mevcut statükodan nemalananlar bizim çabalarımızdan rahatsız olsa da evlatlarımızın geleceği için biz bu mücadeleyi vermekte kararlıyız."

Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak Afrikalıların karşılaştığı güvenlik sınamalarını gayet iyi bildiklerini belirten Erdoğan, Boko Haram, Eş-Şebab, DEAŞ gibi örgütlerin sadece birkaç ülkenin sorunu olmadığına, herkesin ortak düşmanı olduğuna dikkati çekti.

Afrika atasözü olan "Bugün yaptığımız her şey tarihe kazınır." ifadelerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ve PKK ile masum Afrikalıların canına kasteden bu terör örgütleri arasında hiçbir ayrım olmadığını vurgulayarak, "Türkiye'nin ileri teknolojiye sahip savunma sanayi ürünlerini ve terörle mücadelede edindiği tecrübeleri Afrikalı dostlarımızın istifadelerine sunmaya hazırız.

4

356 kilometrekarelik minik Gazzede yaşayanları Donald Trump'ın Yahudi asıllı damadı Jared Kushner Endonezya, Suudi Arabistan, Sudan, Somaliland, Suriye, Arnavutluk, Bosna Hersek, Ürdün, Mısır ya da Negev Çölüne kovmak istiyor...Plana göre Gazzeliler 57 Müslüman ülkesine yollanmalı... Bu plandan Trump ve İsrail vazgeçmiyor...

İsrail'in kurucu babalarından Theodor Herzl (1860-1904) 12 Haziran 1895 yılında günlüğüne şöyle yazdı:

"Toprağa yavaş yavaş el koymalıyız. Meteliksiz nüfusa kendi ülkemizde istihdam imkânı tanımayıp onlara başka ülkelerde iş imkânları sağlayarak sınırın ötesine yollamaya çalışmalıyız. Hem el koyma süreci hem de fakirlerin bertaraf edilmesi süreci gizlice ve dikkatli bir şekilde yürütülmelidir"

Joe Biden yönetiminin İsrail'e verilmesine kısıtlama koyduğu başta 1 tonluk MK 84 bombaları başta olmak üzere milyarlarca dolar tutarındaki füzeler ve diğer askeri teçhizatın verilmesini ABD başkanı Donald Trump onayladı...Trump, İran'ı çileden çıkaracağı kesin olan bir hamleyle Biden yönetimi tarafından İsrail'e MK-84 bombalarının teslimatına uygulanan kısıtlamayı kaldırdı.

Gazze sahil ve deniz yatağının petrol ve doğalgaz yatakları hem İsrail'in hem ABD'nin iştahını kabartıyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazzelileri binlerce yıllık ezeli ve ebedi vatanlarından çıkarmaya kimsenin gücü yetmez. Gazze'si, Batı Şeria'sı, Doğu Kudüsü'yle Filistin, Filistinlilerindir."

Donald Trump Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve diğer ülkelerin Gazze’nin yeniden inşasına finansal katkıda bulunması gerektiğini söyledi.

Kral Abdullah, "Ürdün'ün Filistinlilerin Gazze ve Batı Şeria'dan göç ettirilmesine karşı kararlı duruşunu…" yineledi.

Ürdün nüfusunun yüzde 70 ila 80'ini Filistinliler oluşturuyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi de Filistinlilerin Gazze'den çıkarılmasının Mısır'ın güvenliğini tehdit edecek ve muhtemelen İsrail ile bir savaş başlatacak "kırmızı çizgi" olacağı uyarısında bulundu... Filistinlileri kabul etmesi için Mısır'a 50 milyar dolar teklif edildi

Filistin lideri Mahmud Abbas, “Filistin'in satılık olmadığını ve ister Gazze Şeridi'nde ister Batı Şeria'da ya da Kudüs'te olsun Filistin Devleti'nin bir karış toprağının terk edilmeyeceğini, uluslararası meşruiyete ve Arap Barış Girişimi'ne bağlılığın Filistin sorununa bulunacak herhangi bir siyasi çözümün temeli olduğunu” vurguladı.

İsrail geçmişte Katar'ın Hamas'a, tamamı İsrail bankalarından geçen mali destek göndermesini kolaylaştırdı ve bu şekilde Hamas'ın Filistin Otoritesi’ne karşı meydan okumasının devam etmesini garantiledi.

HTŞ lideri Şara, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:

"İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir."

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 2018 yılında "Mursi döneminde İsrailli general Giora Eiland'ın (1952 doğumlu) projesi kapsamında halkımıza orada yaşaması için Mısır Sina'nın bir bölümünün verilmesi teklif edildi" diye açıklama yaptı...

Abbas şöyle dedi:

"Bu proje Filistin davasını tasfiye eden bir projeydi ve ben bunu Mursi'ye açıkça söyledim."

Suudi Arabistan Şura Meclisi Üyesi Yusuf bin Tirad es-Sadun, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun "Suudi Arabistan'ın çok fazla toprağı olduğu, burada bir Filistin devleti kurabileceği" açıklaması üzerine, "ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrailli Yahudileri Alaska'ya ve Grönland'a nakletmesi gerektiği" teklifiyle yanıt verdi.

5

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sır küpüm” dediği Dışişleri Bakanı Hakan Fidan YPG’ye karşı ‘diplomatik yaz harekâtı’ başlatılacağını açıkladı...

Fidan: “ABD’nin PKK/YPG konusundaki ikircikli tutumuna karşı 2025 yazında kapsamlı bir diplomatik kampanya başlatıyoruz...ABD yönetimi, İsrail’in güvenliğini merkeze alan bir Ortadoğu vizyonuyla hareket ediyor. Bu, bölgedeki Arap ülkeleriyle olan temaslarımızı daha da anlamlı kılıyor. 2025 ikinci yarısında Körfez ülkeleriyle savunma sanayisi işbirliklerimizi çeşitlendireceğiz. Ayrıca, ABD’nin PKK/YPG konusundaki ikircikli tutumuna karşı 2025 yazında kapsamlı bir diplomatik kampanya başlatıyoruz”

Fidan, Filistinli gruplar arasında birlik sağlanmasının önemine değinerek, Türkiye'nin bu yöndeki çabalara her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğunu aktardı...

ABD ve İsrail’in Filistinlilere yönelik tehcir tutumunu da eleştiren Bakan Fidan, “Gönüllü çıkış programının Mısır ve Ürdün’e yönelmesini kimse istemiyor. Onlar da en baştan ‘Biz bu insanları kabul etmeyiz’ dediler. İsrail ve Amerika, Afrika ve Asya-Pasifik ülkelerine yöneldi. ‘Filistinlileri alır mısınız?’ diye soruyorlar. En son Endonezya Devlet Başkanı geldi ve ‘Amerikalılar bize geldi, Filistinlileri almamızı istediler, gerekirse para da veririz dediler’ şeklinde bilgi verdi. Bu teklifler bize geldikçe muhataplarımızla bu süreci konuşuyoruz. Şu ana kadar ciddi bir destek verilmedi ama bazı Filistinlilerin başka ülkelerin pasaportlarını taşımaları veya dayanamayıp ayrılmak istemeleri sebebiyle sınırlı da olsa çıkışlar yaşanıyor” diye konuştu.

Hakan Fidan: “ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları, artık yalnızca gümrük tarifeleriyle sınırlı olmayan, aynı zamanda teknolojik üstünlük, üretim zincirleri ve küresel lojistik merkezleri üzerinde bir rekabet biçimine dönüştü. Türkiye olarak bu süreci dikkatle izliyor, Ticaret ve Hazine Bakanlıklarımızla koordinasyon içinde kapsamlı analizler yapıyoruz. Bu gelişmeler Türkiye için bir fırsata da dönüşebilir. Özellikle Avrupa’ya yakınlık, üretim kabiliyeti ve lojistik avantajlarımız düşünüldüğünde, birçok Batılı firma tedarik zincirlerini Türkiye’ye kaydırmayı değerlendirmektedir. Bu yöndeki gelişmeleri somut yatırımlara dönüştürmek adına özel sektörle ve ticaret müşavirliklerimizle eşgüdüm içinde çalışıyoruz.”

Hakan Fidan: “Bazı Avrupa ülkeleri ‘prensip olarak gündeme getiriyoruz’ diyorlar. Finlandiya bu ülkelerden biri. Fransa’da kadın bir parti lideri yolsuzluk nedeniyle hapse atıldı. Eleştirdiniz mi? Hayır. Romanya’da seçim kazanan bir adayı ikinci turdan önce yargılayıp siyasi yasak getirdiniz. Moldova’da seçilmiş bölge başkanını hapse attınız. Kınadınız mı? Hayır. Bu üç örneği verdiğimde genellikle sessiz kalıyorlar. Çifte standardı vurguluyorum. Eğer sen bu davayı diğer örneklerle aynı standartta değerlendirmiyorsan, ben senin eleştirini ciddiye almam.”