İstanbul'un sırtına saplanan ihanet hançeri: Kanal İstanbul

1

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'de partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı yapıyor, Kanal İstanbul haritasının başında poz veriyor. Murat Kurum, İstanbul'a aday olduğunda, 'Kesinlikle İstanbul'da Kanal İstanbul diye bir niyetimiz yok' diyorlardı. Oysa ihaleleri vermişler, 24 bin konut için hazırlıklara başlamışlar. Arap basını 3.5 dakikalık aynı haritalarla, vatandaşlık garantili, göl manzaralı evler pazarlıyor" dedi

Özgür Özel: 

"Murat Kurum, İstanbul'a aday olduğunda, 'Kesinlikle İstanbul'da Kanal İstanbul diye bir niyetimiz yok' diyorlardı. Oysa ihaleleri vermişler, 24 bin konut için hazırlıklara başlamışlar. Arap basını 3.5 dakikalık aynı haritalarla, vatandaşlık garantili, göl manzaralı evler pazarlıyor. Bu toplantıyı İBB başkanı kendisinden değil, ama İstanbul için toplantı yapıyor...

Arap medyası şu an cayır cayır burayla ilgili reklamlar veriyor. Su toplama alanını yapılaşmaya açıyorlar. Şu an oralarda binlerce dozer çalışıyor. Şu an kanalı yapamıyorlar ama etrafındaki konutları yapıyorlar. Belki de bilmediğimiz paranın bir bölümünü de peşin almışlar."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kanal İstanbul projesinin, konut inşaatları ve Arapça yapılan reklamlarla yeniden canlandırıldığını savundu.

22 Nisan'da meclis grup toplantısında konuşan Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı görevinden uzaklaştırılması ve tutuklanmasıyla Kanal İstanbul projesinin bağlantılı olduğunu iddia etti.

Özel, "Kanalı daha yapamıyorlar, ona İstanbul'un muhafızı Ekrem İmamoğlu engel oluyor. Ama etrafındaki konutların inşaatına başlamışlar. Neden? Söz vermişler. Satmışlar" iddiasında bulundu.
Reklam

Özel, toplantıda bir emlak şirketinin videolarından görseller paylaştı.

Özel, Go Smart adlı bir firmanın Arapça reklam yaptığını, bu reklamların "Kanal İstanbul etrafında, göl manzaralı konutlar. Hem de vatandaşlık garantili" ifadelerini kullandığını söyledi.

Şirketin internet sitesinde "Kanal İstanbul'un iki yakasında en iyi yatırım fırsatlarını" sundukları vurgulanıyor.

Ancak BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan şirket çalışanları, Kanal İstanbul ile ilişkileri olmadığını söyledi.

CHP lideri Özel'in iddiaları sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, X hesabından yaptığı açıklamada "Göz göre göre yalan söylüyorlar" dedi.

Kurum, bölgede yapılan konutların TOKİ projesi olduğunu vurguladı, hiçbirinin sahibinin yabancı olmadığını söyledi.
Firma reklamlar için ne diyor?

Özel'in konuşmasında referans verdiği Go Smart firmasının YouTube hesabında 3 Mart 2025'te paylaşılan bir videoda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu helikopterde bir proje haritasını incelerken görülüyor.

Aynı paylaşımda "Kanal İstanbul projelerinin uygulanması takvime uygun şekilde devam ediyor" deniliyor.

Ancak BBC Türkçe'nin ulaştığı firma çalışanları Kanal İstanbul ile ilişkileri olmadığını söyledi.

Yusuf Cesur isimli çalışan, Kanal İstanbul adı altında yapılan tanıtımların "Kanal İstanbul'un etrafında olan arazilere ilişkin" olduğu açıklamasını yaptı.

Türkiye'nin başka bölgelerinde de faaliyet gösterdiklerini vurgulayan Cesur, "bütün emlakçılar gibi" çalışmalarının "bir kısmını" TOKİ inşaatlarının olduğu alana "yönlendirdiklerini" söyledi.

"Go Smart Kanal İstanbul için var olan bir şirket değil" diyen Cesur, "Piyasamız çoğunlukla Türkler. Körfez'den ilgi var. Sadece Araplara yönelik bir durum değil" dedi.

İlanlarla ilgili arayan kişilerin Kanal İstanbul ile ilişkili sorularına "yorum yapmadıklarını" söyledi.

Go Smart şirketinin internet sitesinde İstanbul merkezli oldukları ve farklı Arap ülkelerinde temsilcileri olduğu kaydediliyor.

Şirketin internet sitesinde Kanal İstanbul için özel bir sayfa var.

Tartışma yeniden nasıl başladı?

Kanal İstanbul tartışması TOKİ'nin Sazlıdere Barajı çevresindeki konut projesi ile yeniden canlandı.

Cezaevindeki Ekrem İmamoğlu, X hesabından 18 Nisan'da yaptığı paylaşımda, Kanal İstanbul projesi kapsamında 24 bin konut inşaatına başlandığını öne sürdü.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu iddiayı yalanladı, inşaatların TOKİ'nin sosyal konut projesi olduğunu söyledi.

Açıklamada proje için imar planlarının 2021 yılında kesinleştiği ve Aralık 2024'te ihalelerin başladığı vurgulandı.

Murat Kurum da 22 Nisan'da yaptığı X paylaşımında proje ile ilgili şöyle dedi:

"Arnavutköy'deki çalışma, 250 bin konutluk Cumhuriyet tarihimizin en büyük sosyal konut projesinin bir parçasıdır.

"TOKİ bu konutları dar gelirli vatandaşlarımız için yapmaktadır. Vatandaşlarımız başvurularını yapmış, kuralar çekilmiş, konutların başvuru bedelleri de ödenmiştir."

Erdoğan'ın 'hayalim', İmamoğlu'nun 'cinayet' dediği proje

Kanal İstanbul projesi 27 Nisan 2011'de o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyuruldu.

Erdoğan projeyi "Panama Kanalı, Süveyş Kanalı ve Yunanistan'daki Corinth Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek yüzyılın en büyük projelerinden biri" olarak nitelendirdi.

Erdoğan konuşmasında, ''kanaldan dünyanın en büyük gemilerinin geçebileceğini, kanal üzerine inşa edilecek köprülerle kara ve demiryolu ulaşımının hiçbir kesintiye uğramayacağını ve üçüncü köprünün bağlantı yollarının da bu kanal üzerinden geçeceğini" söyledi.

Kanal İstanbul'un açıklanan planında yer alan 45 kilometrelik hat

Kanal İstanbul projesi için "en büyük hayalim" diyen Erdoğan, proje ile İstanbul Boğazı'ndaki trafiğin azalacağını ve Boğaz'daki riskin en aza indirileceğini belirtti.

Ekrem İmamoğlu ise Aralık 2019'da yaptığı açıklamada Kanal İstanbul için "İstanbul'a ihanet projesi" dedi.

İmamoğlu, "Bu ucube projeyle, ülkenin deprem riski en yüksek bölgesine sekiz milyon hapsedilmiş olacak" dedi ve ekledi: "Bu proje bittiğinde İstanbul bitmiş olacak."

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bölgede yapılması planlanan konut projeleri için imar planı değişikliğine ve çevre düzeni planı değişikliklerine itiraz etmiş, 2024'te itirazları mahkeme tarafından haklı bulunmuş ve plana iptal kararı verilmişti.

Kanal İstanbul'un olası etkilerine dair en detaylı raporlardan birini hazırlayan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) projeye "İstanbul'un en önemli su kaynaklarından Sazlıdere'yi yok edeceği" gerekçesiyle karşı çıkıyor.

2

21 Ekim 2017: Sözcü Gazetesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

''Biz İstanbul'a ihanet ettik ve hala da ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum.''

'İstanbul'a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesine katıldı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul'un kıymetinin bilinmediğini belirterek, "Biz bu şehre ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum" dedi.

İstanbul Esenler'de Şehir ve STK zirvesi'nde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan detaylar şöyle:

"Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.

Bizim evlerimiz genişlese de gönüllerimiz daralıyor. Binalarımız yükseldikçe ufkumuz kararıyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi'ne katıldı. İstanbul ile ilgili konuşan Erdoğan, "Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi'nde yaptığı konuşma özetle şöyle: "Bizim fikir dünyamızda medeniyet şehirdir. Şehir de Medine'dir. İslam şehirlerinde ihtişam ile sadelik, yeni ile eski iç içedir ve bir aradadır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya her an ölecekmiş gibi uhraya bakmak hayatı bu şekilde anlamlandırmak işte gerçek bu. Bunun yanında şehirlerinde zamanla tekerrür eden kendini yenileyen bir karakteri vardır.

İSTANBUL'A İHANET ETTİK... BEN DE SORUMLUYUM

Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.

ECDAT TÜM RUHUNU TAŞA VE AHŞABA NAKŞETMİŞ

Ben çocukluğumu arıyorum İstanbul'da. Bu kutlu şehrin her bir köşesinde merhum Turgut Cansever'in ifadesi çok anlamlıdır. Belediye Başkanlığımda zaman zaman bana danışmanlık da yapmıştı. Turgut hocamız derdi ki: Ecdat tüm ruhunu taşa ve ahşaba nakşetmiş. Bazı şehirler vardır. İyi yazılmış kitap gibidir. Okumaya, anlamaya, onu yaşamaya doyamazsınız. Başlar ve bu kitabı bitirirsiniz. İstanbul'un her sokağında da saklı bir tarih, asırlık bir tecrübe vardır.

HATALARIMIZ OLDUĞUNU DEFALARCA SÖYLEDİM

Burası (İstanbul), Fatih Sultan Mehmet Han'dan beri ilmin, kültürün, siyasetin, sanatın ve ticaretin payitahtı olmuş bir şehir. Bugün de İstanbul onca yaşadıklarına rağmen halen ayaktadır. Türk-İslam medeniyetinin kalelerinden biri olmayı sürdürmektedir. İşte belediye başkanı olduğum zaman 8 milyon nüfus, şimdi 15 milyon nüfus... Böyle bir şehir. Dünyada eşi benzeri olmayan nadide şehirlerden bir tanesi.

Bizler çoğu zaman elimizdekinin kıymetini onu kaybedince anlıyoruz. Son yıllarda şehirleşme noktasınca ciddi sorunlarımızın olduğunu hatalarımızın, eksiklerimizin olduğunu defalarca söyledim."

3

25 Aralık 2019

Ekrem İmamoğlu: Kanal İstanbul Stratejik Bir İhanet Projesi

Kanal İstanbul projesini değerlendiren ve gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını savunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Bu şehirde nefes almadan, su içmeden bu insanlar nasıl hayatta kalacak" diye sordu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul projesi ile ilgili gelişmeleri aktarmak için Saraçhane’deki başkanlık binasında basın toplantısı düzenledi.

“Açıklamalarımın hiçbiri siyasi değildir” diyen İmamoğlu, tüm İstanbulluların dikkatli dinlemelerini rica ederek “82 milyon insanımız için değil, çocuklarımız için torunlarımız için geleceğimiz için büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız” dedi.

İmamoğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Kendi insanına ihanet”

“Pazartesi günü İBB olarak Kanal İstanbul projesinden çekildiğimizi duyurdum. Kanal İstanbul bir cinayet projesidir. Felaket projesidir. Kimlere ne söz verilmiş olursa olsun, ne rant vaat edilmiş olursa olsun iptal edilmelidir. Sadece bilimsel gerçekleri, dayanakları sıralayacağız.

“Akıllı, mantıklı gerçeklerden uzaklaşmamış hiçbir siyasetçi böyle bir riskin varlığını, dünya iklim değişikliğini konuşuyorken bunu bile bile bu projenin inşaatını destekleyemez. Kendi insanına bu ihaneti düşünemez.

“Susuzluk. Raporlar, projenin inşa edilmesi halinde karşılaşılacak felaketin boyutlarını tek tek anlatıyor. Bunlara göre getirdiği en büyük tehlike Terkos Gölü’ne karışacak tuzlu su. Bildiğiniz gibi, Terkos Gölü ve havzası İstanbul için depolama alanıdır. Binlerce yıldır Avrupa Yakası’ndaki en büyük su deposudur.

“Bu muazzam su kaynağı yok olacak. Bu kadar basit. Proje ile Sazlıdere Barajı da devredışı kalacak. Bir milli yatırım olarak değeri 2 milyar liranın üzerinde olan Sazlıdere’den bahsediyorum. Aynen apar topar kapatılan Atatürk Havalimanı gibi işlevsiz kalacak. Şu anda Sazlıdere İkitelli sistemi her üç kişiden birinin su ihtiyacını karşılıyor.

“DSİ’nin belirttiği gibi çatlaklar felakete kapı açacak. Susuzluktan daha büyük felaket konuşulmuyor. Bir avuç insanın önceliği beni ilgilendirmiyor. Milyarlarca insanın önceliği beni ilgilendiriyor. Bu rapora göre inşa edilecek kanalın 5.2 kmlik zemini tamamı kireç. Terkos’a tuzlu suyun karışacağı net. Sızıntı ihmali büyük bir risk oluşturuyor. Buradaki tek tehlike de susuzluk değil. Aynı zamanda strateji ve güvenlik çerçevesinde durum bir felakettir.
Strateji ve güvenlik

“Buradaki tek tehlike susuzluk değil. Strateji ve güvenlik konusunda da sıkıntı var. Stratejik rezerv alan olan yeraltı sularını da kaybetmekle karşı karşıyayız. Su kaynaklarımızı destekleyen Istıranca dağlarından gelen yeraltı suların da bu kanal yolunu kesiyor.

“Stratejik su kaynaklarımızı kaybedeceğiz de karşılığında ne alacağız? Sükse yapacağız. Kime? Onu da bilmiyoruz. Koca bir hiç alacağız.

“Stratejik su kaynaklarımızı kaybedeceğiz de karşılığında ne alacağız. Sükse yapacağız. Kime? Onu da bilmiyoruz.
Deprem riski

“İkinci husus Kanal İstanbul demek kesinlikle deprem riskini tetiklemek demek. Deprem en önemli konulardan biri. Deprem gibi bir tehlike dururken, milyonlarca insanın can kaybı kapıda beklerken bu kanalı konuşmak bile cinayet. İstanbul var oldukça var olmaya devam edecek bir sorundur. Binlerce yıldır var, var olacaktır. Öyle raporlara öyle gecelik değişiklikler yapılıyor ki fay hattı da değişti diyebilir.

“120 yıllık veri incelendiğinde kanal güzergâhı boyunca yapılacak yapılaşma İstanbullu için büyük bir risk taşıyor. Zemin yapısı ne yazık ki heyelanlara çok müsait. Pek çok geometrik sorun söz konusu. Proje 1., 2. ve 3. deprem bölgelerinde kalıyor. 11 km mesafeden de Kuzey Anadolu Fay Hattı geçiyor. Bilin insanları Kanal İstanbul projesinin yeraltı ve yerüstü gerilmelerini ortaya çıkaracağını söylüyor.

“Plana göre kanalın Marmara girişi olan Avcılar Deniz Köşkleri 631 bin metrekarelik denize dolgu ile konteyner alanı yapılacak. Olası İstanbul depreminin 6 metre yüksekliğinde dalgalar yaratacağı söyleniyor.

“Bilim insanları hepimizi ikaz ediyor. Akıldan ve bilimden uzaklaşan herkese Allah akıl versin. Göz göze göze kendi elimizle, kendi bütçemizle niye felakete davetiye çıkarıyoruz? Neden bilimi aklı kendinizden uzak tutuyoruz? Bilim insanları hepimizi ikaz ediyor. Depremle 6 metreye varan dalgalar oluşacak diye. Niye bilimi kendimizden uzak tutuyoruz.
Şehrin doğası

“Üçüncü madde, Kanal İstanbul demek İstanbul’un doğasını sonsuza kadar katletmek demek. Hem de katrilyonlar harcayarak katletmek demek. Milli ve stratejik su kaynaklarımızı kurutacaksınız. Milyonlarca İstanbulluyu susuz bırakacaksınız. Peki çevreye nasıl zarar vereceksiniz?

“Sayın Cumhurbaşkanı’nın izlettiği animasyonda Kanalın etrafında katını sayamadığımız gökdelenler sıra sıra dizilmişler. Meclis’te tek bir konut yok diyenler oldu. Kendi raporlarını bakan 500 bin kişilik akıllı şehirden bahsetti. Şu an milyonlar akılsız şehirde yaşıyor. Kimisi o güzel tarım alanlarına bakar güzel der kimi de gökdelenlere bakıp güzel der. Donatılar gelecekmiş. Ya yine beton, yine beton, yine rant. 1.5 bin diyorsa biz onun altını 2 milyonla çizin.

“ÇED raporunda yapılaşma hiç yok. Kimi aldatıyorsunuz? Bu yapıların ne tür çevresel sorunlara var olacağı sorusuna ÇED asla cevap vermiyor. Bir aldanma geleneğimiz olabilir ama milleti aldatamazsınız, biz buradayız. Sanki bölgede yapılaşma olmayacakmış gibi bir rapor hazırlamışlar.

“Etrafına yapılacak binalar ile İstanbul bir ısı adası haline gelecek. Bölge verimli, sulak tarım alanlarından oluşuyor. Bu şehirde nefes almadan, su içmeden bu insanlar nasıl hayatta kalacak.

Şehrin tarihi

“Kanal İstanbul demek İstanbul’un tarihini talan etmek demektir. Öyle bir şey ki tarihi yapıyı korumak gerekçe olarak anlatılıyor. Birkaç kazayı referans gösterip, bunu gerekçe gösterip kanalın bitmesiyle boğaz trafiği azaltılacakmış. Bahaneye bakar mısınız? O da boğazdaki tarihi dokunun korunmasını sağlayacaktır.

“ÇED başvuru dosyasında iddia edildiği gibi yıllara göre boğaz trafiğinde bir artış yok, son 10 yılda yüzde 22 oranında azalış var. 17 milyon metrekarelik SİT alanı Kanal İstanbul ile etkilenmektedir. Kanal İstanbul gemilerin yolunu kısaltmıyor ama İstanbulluların yaşamını kısaltıyor bu net.
İBB’ye maliyeti

“Kanal İstanbul demek İBB’nin sırtına lüzumsuz 35 milyar liralık maliyet yüklemek demek. Mevcutta yürüyen işlerimiz bile devredışı kalacak. Üç farklı lokasyonda İGDAŞ hatlarını ortadan kaldıracak, bunların yerine milyarlarca liralık ek maliyet olacak bir maliyet gelecek. Milyarlarca liralık sadece iki kuruma maliyet çıkıyor.

“Bu rakam İBB’nin bu 2020 yıllık bütçesinden neredeyse yüzde 50’ye yakın fazla. Pazartesi itibariyle protokolden çekilirken her bir İstanbullunun sırtından bir yeni borcu kurtarma çabasını ortaya koyduk.

Gelir meselesi

“Kanal İstanbul demek gelir rüyası görmek demek. Panama Kanalı dediğiniz şey gemilerin yolunu 13 bin km kısaltıyor. Süveyş Kanalı Akdeniz ve Kızıldeniz üzerinden Hint Okyanusu’nu birbirine bağlıyor. Ortalama 6 bin km yolunu kısaltıyor. Gemilerin o yüzden iki kanala para ödeyerek o kanallardan geçiş yapıyor.

“Kanal İstanbul’da gemiler için tasarruf söz konusu değil ki. Aynı mesafe. Akıntı nedeniyle Marmara’dan Karadeniz’e geçiş 3-4 saat sürecek. Bedava geçmek varken boğazdan, neden Kanal İstanbul’dan geçsin? Montrö üzerinden uydurulmaya çalışılan konuya da ayrıca değineceğim.
Ulaşıma etkisi

“Çizgi film çizmek kolay dedim, çizgi film ile bu işleri tasarlayıp milletin önüne koymak kolay dedim. Çizgi film çizenler kızmasınlar ben emeklerine saygı duyuyorum. O çizilen köprüler TEM ve E5 sık sık trafiğe kapılacak.

“Büyük çile halen planlanmış olan Mahmutbey, Esenyurt gibi metro hatlarını da derinden etkiliyor. Başakşehir’in bir bölümünde ve o bölgede yaklaşık 3.5 milyon insan yaşıyor. Yalnızca karayolu değil havada da aynı şey. Ben demiyorum bunu. Raporlar diyor her ne kadar talimatla sehven denilse de. Diyorum ya talimatla fay hattının da yerini değiştirirler.

Hafriyat

“Benim gibi milyonlarca Karadenizli hırçın dalgaları bilir. Neymiş dolgu alanın üzerinde lojistik açacaklarmış. Karadeniz’de. Bunları yapanlar hafriyat mevzuatlarına uygun olarak nasıl bertaraf edilecek raporda bunlar yok. Hafriyatın 2 milyar metreküpe ulaşmasını bekliyoruz. İstanbul’un yıllık hafriyat kapasitesi 40 milyon metreküp. Kanal İstanbul’da 2 milyar metreküp.

“İstanbul’da 50 yılda çıkabilecek hafriyatın toplamı sadece kanaldan çıkıyor ve bunu denize dökmekten başka çare yok. Çıkan hafriyat Güngören, Bağcılar Esenler’deki kıymetli hemşerilerim duysun.

“O yaşadıkları yer bir anda 10 katlı bina kadar her yerinin dolduğunu düşünsünler. Bu kadar büyük bir faciadan bahsediyoruz. Bu hafriyatlar 10 bini aşkın kamyonla taşınacak. Bu demek ki bu kamyonlar trafiğe katılacak.
“Evet dememizi nasıl beklersiniz”

“Kanal İstanbul demek 8 milyonluk nüfusu bir adaya hapsetmek demek. Milyonlarca insanı deprem esnasında canını nasıl koruyacaksınız?

“Bu proje hem İstanbul’un güvenliği hem de Trakya’nın savunması için stratejik bir ihanet projesidir. Hakikaten bizden bu projeye ‘Evet’ dememizi, milyonlarca insanımızın canını tehlikeye atmamızı nasıl bizden bekliyorsunuz?”
İmar hareketliliği

 İmamoğlu, “İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz?” sorusu üzerine şunları söyledi:

“İBB’nin hızla yaptığı, ÇED raporunda da üzerinde durulan analizler ya da 75 milyarlık maliyet gibi Büyükşehir’e de 23 milyar lira civarında bir maliyetten bahsediyoruz. Ama şunun altını çizelim, göreceli maliyetlerdir bunlar. 23 milyar çok göreceli bir kavram. Yani bunu bugün ifade edebiliyoruz; ama ikiyle çarpsanız çok büyük yanlış yapmış olmazsınız. Onun için maliyeti büyüktür. Bu işleri söylerken öylesine söylemiyoruz. Rakamların ciddi alınması şart.

“Arsa alımı konusunda şunu söyleyeyim; sayın bakan, çok yanlış cümleler kuruyor, üzülüyorum. Söylediği sözler ne yazık ki çelişkili. 1 milyon 150 bin nüfuslu şehiri, 500 bin nüfuslu akıllı kent olarak açıklayıp insanların gözünü boyamaya çalışıyor.

“En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız. 30 milyon metrekare ne demek biliyor musunuz? Onu da söyleyeyim. Beyoğlu yetmez artı Bayrampaşa o da yetmez bir de üzerine Gaziosmanpaşa’yı ekleyin o kadar yapıyor. Daha iyi anlar benim Gaziosmanpaşalı, Bayrampaşalı, Beyoğlulu hemşerilerim ne demek istediğimi daha iyi anlar.”

4

6 Şubat Depremi'nden sonra Ahmet Davutoğlu açıklamıştı: "İstanbul'da 491 deprem toplanma alanı vardı 420'si imara açıldı, şu an 71 kaldı" 

5

Binali Yıldırım İstanbul belediye başkanı adaylığında açıklamıştı: "Deprem toplanma alanlarını imara açtık, rezidanslar, AVM'ler yaptık, İstanbul'a yazık ettik".

6

Kanal İstanbul Arazisi'nde Katar'ın tapuları var; Bu bölgede, Bill Gates'in ve 27 Mart 2021'de İran'a 400 milyar Amerikan dolarlık yatırım yapma kararı alan Çin'in tapuları olduğuna ilişkin duyumlar dolaşıyor!

7

13 Temmuz 2020 Sözcü Gazetesi haberi şöyleydi: Katar emirinin annesine Kanal İstanbul piyangosu vurdu...İstanbul'da aldığı 44 dönüm tarla turizm ticaret alanı ilan edildi ve yeni imar planına göre göre arazinin değeri 5 kat arttı...Bu araziye AVM, otel ve ofis inşa edilebilecek...Katar emirinin annesi arazisinde 22 bin metrekarelik inşaat yapabilecek...

8

İnşa edilecek kanal, 360 metre genişliğinde 21 metre derinliğinde olacak. Kanal üzerine yapılacak 6 adet köprü projesi var...

Kanal İstanbul için çıkan hafriyat ile Karadeniz sahilinde yeni bir dolgu alanı yaratılacak...

9

Yeniden Refah Partisi: Kanal İstanbul projesinin karşısındayız

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Kanal İstanbul kamuoyuna mal edilmedi. Bu konuda toplum, kamuoyu bilgilendirilmelidir. İstanbul'un bir adaya dönüşmesi temennimiz değildir. Yeniden Refah Partisi olarak ilk günden bugüne Kanal İstanbul projesinin karşısındayız. Türkiye, Kanal İstanbul'u değil, İstanbul'un depreme yönelik kentsel dönüşümünü konuşmalıdır. Bugünün meselesi budur” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, “Turpun büyüğü heybede de olsa elde de olsa aslolan yargılamanın tutuksuz yapılmasıdır. Ve yargılamanın ne aceleye getirilmesi ne de ağırdan alınması en makul sürede tamamlanmasıdır. Aç susuz yaşanır ama adaletsiz yaşamak mümkün değildir. Adil mutlak olan Allah kimseyi adalete muhtaç bırakmasın. Bu vesileyle polise taş atmayan, silah kullanmayan, tutuklu gençlerin tutuksuz yargılanmasını, salınmasını istiyoruz. Bununla birlikte aylardır tutuklu olan delil karartma ihtimali kalmayan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.
‘YÖK ve üniversiteler acilen kontenjan planlamalarını yapmalıdır" 

Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

“Gençlerimizin gelecek hayallerini karartan bir diğer mesele atanamayan ya da atanmayan öğretmenler meselesi. Birçok branşta kontenjanlar mezun sayısının yanında yok denecek kadar az. Türkiye genelinde öğretmen açığı 100 binden fazla İstanbul'da 20 bin, Şanlıurfa'da 12 bin. 86 bin ücretli öğretmen düşük maaş ve formasyon eksikliğiyle geçici olarak açığı kapatıyor. Mezun sayısıyla kontenjan kıyaslandığında birçok branşta mezun kontenjan oranı 10 kata kadar çıkıyor.

Bu arada eğitim camiasında mülakatsız ve daha fazla atama talebi de güçlü şekilde devam ediyor ve bizlerle verilen sözlerin tutulmasını mülakatın terk edilmesini bekliyoruz. Yükseköğretim Kurulu’na da (YÖK) bir hatırlatmamız var. Gençlerimizin hayalleri kararıyor ama YÖK ve üniversitelerde acilen kontenjan planlarını yapmalıdır. Bu kadar mezun atanmıyorsa hem diplomalı hem işsiz kalıyorsa hem de hayatından dört yılını, beş yılını kaybediyorsa burada bir planlama hatası var demektir. YÖK ve üniversiteler acilen kontenjan planlamalarını yapmalıdır.

Mezun olduğunda atamayacaksanız liseyi bitirmiş gençlerimizi de bu bölümlere yerleştirmeyin. Ataması yapılamayan bölümlerin kontenjanlarını azaltın. Eğitimde yılları gidiyor, mevzun olunca hayalleri yıkılıyor. Eğitim masraflarıyla beni bükülen aileler de dram üstüne dram yaşıyor. Ataması yapılmayan genç öğretmenlerimizin bugün yanındayız, yarın da yanında olacağız” 
"Kanal İstanbul projesinin karşısındayız"

Kılıç, Kanal İstanbul projesine ilişkin olarak şunları söyledi:

“Kanal İstanbul kamuoyuna mal edilmedi. Bilim kurullarından raporlar alınmadı. Muhalif görüşlere kulak asılmadı. Deyim yerindeyse ‘ben yaptım oldu’ politikası olarak Kanal İstanbul'a körü körüne devam ediliyor. Bu konuda toplum, kamuoyu bilgilendirilmelidir. İstanbul'un bir adaya dönüşmesi temennimiz değildir.

Yeniden Refah Partisi olarak ilk günden bugüne Kanal İstanbul projesinin karşısındayız. Net. Türkiye Kanal İstanbul'u değil İstanbul'un depreme yönelik kentsel dönüşümünü konuşmalıdır. Bugünün meselesi budur.

Depreme yönelik kentsel dönüşüm. İstanbul Belediye Başkanı cezaevinde. İstanbul'da olası bir depremin an meselesi olduğu bilim raporlarıyla ifade ve izah ediliyor. Allah olumsuz etkilerinden milletimizi korusun. Bu ahval ve şerait içerisinde yapılması gereken kentsel dönüşümlere öncelik verilmesidir. Bugün, Çevre ve Çeviricilik Bakanlığı, Emlak Konut gibi kurumlar üzerinden belli ölçülerde çevresel dönüşümlere devam ediyor ama Kanal İstanbul'u değil İstanbul'un depreme hazırlığını konuşmak bugün yapılması gerekendir” 

10

29 Haziran 2011

Doğu Perinçek: Kanal İstanbul projesi, İstanbul için bir cinayet

Doğu Perinçek, tartışmalı Kanal İstanbul projesine ilişkin olarak, "Bu proje İstanbul için bir cinayet" açıklamasını yaptı. Perinçek, "Vatan Partisi olarak ilân ediyoruz, biz Türkiye’nin kaynaklarını İstanbul’u katledecek bir projeye kaynak ayırmıyoruz. Neye kaynak ayırıyoruz? Polatlı’ya su gelsin, Konya’ya su gelsin, tarım üretimi artsın" sözleriyle projeyi eleştirdi. Ulusal Kanal'da 'Çıkış Yolu' programına konuk olan Perinçek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Kanal İstanbul tartışmalarına ilişkin konuşan Perinçek, "Kanal İstanbul" şeklinde bir tamlamanın Türkçede olamayacağını, onun yerine "İstanbul Kanalı" şeklinde ifade edilmesi gerektiğini söyledi.Projeye harcanan kaynakların tarım ve Samsun-Ceyhan arası boru hattına harcanması gerektiğine işaret eden Perinçek, "Bu proje İstanbul için bir cinayet. Bizim Vatan Partisi olarak hedefimiz de İstanbul’u 5 milyonluk bir kültür, finans kentine çevirmek. Bizim sanayiyi İstanbul’dan yavaş yavaş Anadolu’ya kıraç arazilere taşımamız lazım. Samsun’dan Ceyhan’a bir boru hattı çektiğimiz zaman hiçbir şekilde boğazların kullanılmasına gerek yok. Zaten boğazların trafiği düşüyor. İstanbul Kanalı’nın mantıklı bir tarafı yok." şeklinde konuştu.

"İstanbul nüfusu 5 milyona inmeli"İstanbul nüfusunun akıllı bir sanayileşme politikasıyla 5 milyona kadar inebileceğini de belirten Vatan Partisi Genel Başkanı, "Ancak İstanbul Kanalı’nı yaptığınız zaman nüfusu 20 milyon yapıyorsunuz. O zaman İstanbul yaşanmaz hale gelir." şeklinde konuştu.Perinçek sözlerine şöyle şekilde devam etti:Vatan Partisi olarak ilân ediyoruz, biz Türkiye’nin kaynaklarını İstanbul’u katledecek bir projeye kaynak ayırmıyoruz. Neye kaynak ayırıyoruz? Polatlı’ya su gelsin, Konya’ya su gelsin, tarım üretimi artsın. 25 milyar dolarlık bir tarımı sulama projesiyle Türkiye’nin topraklarından can fışkırır. Terörü yok ederiz, köylere insanlarımızı bağlarız. Ve Karadeniz’deki enerjiyi Akdeniz’e yığarız.İstanbul Kanalı’na “hayır” diyoruz. İstanbul Kanalı bir hikâye. Niçin bu akıl almaz iş yapılıyor? Bir inşaatçılık ve betonculuk politikasıyla bugünlere geldi AK Parti yönetimi. Şimdi üzerine oturduğu o sektörün insanlarına yer açmak. Olay oradan geçen gemilerden ne kadar ücret alınacağı ile ölçülmez. Ne kaybedilecek, İstanbul kaybedilecek. O kanalı açarak İstanbul’u kaybediyorsun. Bunlar çok büyük yanlışlar.

11

29 Nisan 2011 Yeni Şafak haberi: 

Kanal İstanbul projesini açıkladıktan sonra İstanbul'da kurmayları ile değerlendirme toplantısı yapan Başbakan Erdoğan, projenin ayrıntıları hakkında da önemli bilgiler verdi. Erdoğan'ın kurmayları ile paylaştığı bilgilere göre projenin sadece kanal maliyeti 10 ila 15 milyar doları arasında gerçekleşecek. Proje Cumhuriyetin 100. Kuruluş yıldönümü olan 2023 yılında tamamlanmış olacak.

Kanal istanbul'un 2 yıl sürecek projelendirme çalışmalarının ardından 2014'te temeli atılacak. Erdoğan'ın kurmayları ile paylaştığı bilgilere göre kanalın inşası sırasında en az 1 milyon işsize iş imkanı sağlanacak. Projenin tamamlanmasından sonra bölgedeki 1,5 milyonluk yeni bir iş imkanı ortaya çıkacak. Proje ile Türkiye'nin 10 yıllık işsizlik sorununa büyük oranda çözüm bulunacağı da ifade ediliyor.

Başbakan Erdoğan, kurmaylarıyla yaptığı görüşmede, Çılgın Proje'nin ayrıntılarına de girdi. Projenin tamamen hayata geçmesi için 40 milyar dolarak yakın bir harcama yapılacağını ifade etti. Büyük oranda hazine arazileri içinde geçecek kanalın, 45-50 km uzunluğunda olacağı ancak, ihtilaflı bazı arazilerin sebebiyle de bu uzunluğun 3-5 km artıp azalabileceğini kaydetti.

Kanalın su derinliği yaklaşık 25 metre olacak. Su yüzeyinde genişlik yaklaşık 145-150 metre civarında olacak. Kanalın tamamı demir ve çimento dökümü ile sağlanacağı için, demir ve çimento sektöründeki üretim artışı iki katına çıkacak. İnşaat sektöründeki yıllık 4,2'lik büyüme oranı projenin başlaması ile birlikte iki katına çıkacak. Yıllık çimento üretimini 66 milyon ton olan Türkiye'nin proje ile üretimin 100 milyon tonun üzerine çıkarması bekleniyor.

23,6 milyon ton olan çelik üretiminin de projeye başlanması ile birlikte 35 milyon tonu bulması bekleniyor. 8 milyon ton olan demir üretiminin proje ile birlikte 13 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Tahmini bilgilere göre çimento, demir çelik sanayindeki üretim artışları ile birlikte bu sektörlerde küresel kriz sebebiyle baş gösteren kriz son bulacak. Sektörde çalışan işçi sayısı yüzde 25 artacak. İki sektörün toplam üretiminin 50 milyar doları geçeceği tahmin ediliyor.

Kanal İstanbul'un devreye girmesi ile İstanbul Boğazı'ndan geçebilmek için gemilerin Karadeniz ve Marmara'da günlerce beklemesine gerek kalmayacak. Böylece yıllık 1,4 milyar dolarlık bekleme zararı ortadan kalkacak. Kanaldan günde 150-160 gemi geçecek. Halen İstanbul Boğazı'ndan yılda 51 bin gemi geçerken, Kanalistanbul'dan yılda 85 bin gemi geçebilecek. Projenin çevresel maliyetlerini ortadan kaldırmak için bölgedeki maden ocakları kullanılacak. Maden ocaklarının kullanılması ile birlikte çevresel düzenlemeler de yapılmış olacak. Maden ocaklarının önemli bir bölümü göle dönüştürülecek. Projenin çevresel maliyetlerinin 2 milyar doları bulması bekleniyor. Kanalİstanbul'un doğu ve batı yakalarında iki mega kent inşa edilecek. Her bir kentin 1'er milyon nüfusa sahip olması planlanıyor. İki şehir kanala sıfır konumda olmayacak. Kanalın iki yanı büyük parklar, fuar kongre ve alışveriş merkezleri ile donatılacak. Yerleşim yerleri ise bu alanların bittiği yerden başlayacak.

Kanal İstanbul projesi ile birlikte İstanbul Boğazı'nda üçüncü boğaz köprüsü de yapılmış olacak. Kanal üzerinde ise 4 büyük geçiş köprüsü yer alacak. Böylece köprü sayısı 5'e yükselecek. Ancak ihtiyaç duyulması halinde kanal üzerine iki köprü daha yapılması öngörülüyor. Proje çerçevesinde bölgede yeni bir havaalanı da inşa edilecek. Havaalanının maliyetinin de 10 milyar doları bulması öngörülüyor.

Ayırca bölgede uluslar arası her türlü toplantının yapılabileceği 3 kongre merkezi inşa edilecek. Dünyadaki örnekleri araştırılarak dünyanın en büyük kongre merkezlerinden biri buraya yapılacak. Bölgeye dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden birinin de inşa edilmesi de planlanıyor. Projenin bir çok etabına yabancı yatırımcıların ilgi duyduğunu anlatan Erdoğan, bu sayede 20 ila 30 milyar dolarlık bir yabancı yatırımcıyı İstanbul'a çekebileceklerini de vurguladı.

Rus ve İtalyan firmalarını büyük ilgi gösterdiği projenin Körfez Sermayesi'ni de çekmesi bekleniyor. Kanal sayesinde İstanbul'a yılda 50 milyon turist çekilmesi ve ilk 5 yılda 100 milyar dolar kazandırması hedefleniyor.

Bağımsız uzmanlar da Erdoğan'ın ortaya koyduğu maliyetleri makul buluyor. Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu, Kanalİstanbul Projesi'nin dünyanın en büyük inşaat projesi olabileceğini ve bu nedenli maliyetinin 50 milyar dolara yaklaşabileceğini açıkladı.

İnşaatçılara göre kanalın yapımı sırasında 152 milyon metreküp hafriyat çıkacak ve kanalın kaba inşaatının yapımı için 7 milyon 875 bin metreküp beton kullanılması gerekecek. Sadece kanal içindeki hafriyatın çıkarılıp başka bölgelere taşınmasının maliyeti 5 milyar doları bulacak. Kanalın yapımı için ise 7 milyon 875 bin metreküp beton, 1milyon 395 bin ton demir, 2 milyon ton çelik kullanılması bekleniyor. Özellikle köprülerin yapımında kullanılacak demir-çelik ürünlerinin maliyetinin 7 milyar doları bulması bekleniyor. Bu arada Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de projenin İstanbul'a 40-50 milyon turist çekebileceğini ve yıllık 20-30 milyar dolar turizm geliri elde edilebileceğini açıkladı.

Çılgın Proje hakkında uzun zamandan beri bilgisi bulunan isimlerden Ak Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık da şunları söyledi:

“Projeyi sadece bir kanal projesi olarak görmüyoruz. Havaalanı, oteller, yeni iki mega kent, biri boğazda olmak üzere 5 köprü, 3 kongre merkezi ve rekreasyon alanları ile birlikte düşündüğünüz zaman 40 milyar doları buluyor. Ancak böyle bir projenin sadece kanal getirisi yıllık getirisi 2,5 milyar dolar olacak.”

12

25 Aralık 2019

WWF'den Kanal İstanbul Raporu: "Ya Kanal Ya İstanbul"

WWF'in Kanal İstanbul projesine ilişkin raporunda "Kuzeye doğru yoğun büyüme, ekolojik tehditlere yol açarak kentin ayakta durabilme becerisini azaltacaktır” denildi.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), “Ya Kanal Ya İstanbul” başlığıyla Kanal İstanbul projesine ilişkin uzman isimlerce hazırlanmış bir rapor yayımladı.

WWF, Kanal İstanbul’u ekolojik, sosyo-ekonomik ve siyasal/hukuksal boyutlarıyla irdeleyen raporun, konuyla ilgilenen tarafları, öngörülmesi gereken riskler hakkında bilgilendirmek ve kamuoyunda şeffaf bir tartışma zemini yaratmak amacıyla hazırladıklarını kaydetti.

Raporda, hızlı büyüme sürecinin, sürdürülebilir olmayan politikaların teşvikiyle bugün İstanbul’u, 15 milyon insanın plansız bir şekilde yığıldığı, kaynakları artık kendisine yetmeyen ve bir yandan kendisini diğer yandan etrafını tüketen bir “kontrolsüz güç” haline getirdiği belirtildi.

“İstanbul doğasının karşı karşıya bulunduğu en büyük mühendislik operasyonu” olarak nitelenen Kanal İstanbul projesi ise “bu hatalarla dolu sürecin en son adımı” olarak değerlendirildi:

“Artık ne yazık ki, ‘ya Kanal ya İstanbul’ deme noktasına gelmiş durumdayız.”
Deniz ekosistemi

Rapora göre, Kanal İstanbul’un açılması halinde, deniz ekosistemlerinde şu fiziki değişimlerin gerçekleşmesi bekleniyor:

Birden fazla hidrolik geçiş noktası sayesinde komşu denizler arasında kontrollü bir değişimi sağlayan ve bu denizlerin davranışlarını birbirinden oldukça bağımsız kılan maksimum değişim akım rejimi ortadan kalkabilir.

Boğazlardan geçen toplam debinin arttırılması sonucu, buna karşılık gelen deniz seviyesi farklılıkları azalabilir.

Oluşan yeni rejim, dünyada eşi bulunmayan Karadeniz ve Marmara Denizi’ndeki yüksek yoğunluk katmanlaşmasını geri döndürülemez bir şekilde bozabilir.

Bugün karşı karşıya bulunduğumuz iklim değişikliği gerçeği altında Karadeniz’i besleyen nehirlerin debileri de azalma eğilimi göstereceği için (Arpe ve Roeckner, 1999; Ludwig ve diğ., 2009) yukarıdaki değişimlerin etkileri katlanarak artabilir.
Tarım arazileri

Raporda, tarım arazilerinin, nicelik ve nitelik olarak kısıtlı olduğu ve zaten büyük sorunlarla karşı karşıya bulunduğu hatırlatılarak küresel ısınmanın yarattığı kuraklığa bir de amaç dışı kullanımların eklendiği söylendi.

“Hızla büyümeye devam eden ülkemizde ‘gıda güvencesi’ verimli arazilerinin titizlikle korunmasına ve daha iyi kullanılmasına bağlıyken, Kanal İstanbul, havaalanı, otoyollar ve yeni şehirlerle Çatalca Yarımadasının neredeyse tamamını şantiyeye çevirmek Türkiye’de yaşanmakta olan tarımsal ürün ve toprak kaybı sorununa yeni boyutlar eklemekten başka bir şey değildir.”
Sosyo-ekonomik boyut 

Kanal İstanbul’un ciddi ekolojik yıkımları beraberinde getirme riski taşıyan bir proje olduğu da raporda belirtilirken, projeden etkilenecek çevresel değerler ve insan yaşamı gibi piyasalarda değer biçilemeyen durumlarda parasal ölçevlerin yeterli olmadığı kaydedildi.

“Projenin sosyo-ekonomik etkileri açısından değerlendirilmesinde, kendi bünyesinde barındırdığı karmaşıklıklar ve belirsizlikler vardır.

Proje ile beklenen ekonomik getirilerin kısa vadede elde edilse bile ekolojik ve sosyal maliyetlerin uzun vadeli gelecekte (örneğin 30 yıl) hissedilmeye başlanacağı durumlarda kararların alınması aşamasında gelecek kuşakların ve doğanın savunuculuğunu kimin yapacağı önemli bir sorunsal olarak karşımızda durmaktadır.

“Böylesi bir sorunsalı aşmanın en akılcı ve doğru yolu, karar alma sürecine paydaşların katılımını sağlamak, farklı görüşlerin ses bulmasına imkan sunmak ve projeyle ilgili tartışmaları genel kamuoyunun huzurunda icra etmektir. Ne yazık ki, Kanal İstanbul projesi hali hazırda böylesi bir noktaya çok uzakta durmaktadır.”
Kent sorunları 

Projenin kentsel gelişme ve planlama açısından da tartışılması gereken birçok konuyu gündeme getirdiği belirtilerek şu bilgilere de yer verildi:

“Kanal ile güçlendirilecek Küçükçekmece-Hadımköy aksı kentin Karadeniz’e kadar uzanması, kuzeyde Havalimanı ile birleşerek bölgede Karadeniz sahili boyunca yeni yerleşimlerin gelişimi anlamına gelmektedir. Böylece kentin, Marmara Denizi’ne paralel doğu-batı yönündeki lineer yapısı ve kuzeyden onu ekolojik hizmetleriyle (içme suyu, iklim-hava, rekreasyon, tarım, sel kontrolü, biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatı, vs) destekleyen doğal alanlardan oluşan geleneksel büyüme şekli sona ermiş olacaktır.

“Onun yerine, kuzey-güney akslarının güçlenerek Karadeniz sahilindeki gelişmelerle birleştiği ve zamanla bütün Çatalca Yarımadası’nı sardığı yeni bir büyüme biçimi ortaya çıkacaktır. Yapılması halinde Kanal ile Boğaz arasında oluşacak “ada” bu yoğunlaşmanın merkezi olacaktır. Kanal üzerinde doğu-batı yönünde yapılacak ve sayısı giderek artacak olan köprüler bu eşiğin aşılması için yeni maliyetler getirecektir. Kentin bölgesi ile bütünleşmesini sağlayacak olan, ayrıca bazı fonksiyonların desentralize edilmesini kolaylaştıran doğu-batı eksenindeki gelişme de giderek imkânsız hale gelecektir.

“Bu şekilde kuzeye doğru yoğun büyüme, yukarıda bahsedilen ekolojik tehditlere yol açarak kentin sürdürülebilirliğini, bir anlamda yetersiz su kaynakları, yeşil alanları vs ile kendi kendine ayakta durabilme becerisini daha da azaltacaktır.”

İçme suyu 

Rapora göre, Kanal İstanbul projesinin en önemli etkilerinden biri de, kentin varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesini sağlayacak yaşam destek sistemleri üzerinde olacak:

“İstanbul ve diğer projelerle göller, ormanlar, akarsular, tarım alanları gibi ekolojik koridorların ortadan kaldırılması, niteliklerinin değiştirilmesi ve yeni yerleşim alanlarının açılmasıyla bu koridorlar üzerindeki yaşam destek sistemleri (Ör. Sazlıdere Barajı, Küçükçekmece Gölü, Terkos Gölü ve ormanları) devre dışı bırakılmış olacaktır. İstanbul içme suyu bakımından sınırlı imkânlara sahiptir. Yeraltı suyu kaynakları hemen hemen yoktur.

“Kanal ile Boğaz arasında oluşacak ve Istranca Dağlarıyla bağlantısı kesilecek olan adadaki tatlı su kaynakları zamanla denizin tuzlu suyu ile dolduğunda kentin tatlısu ihtiyacının nereden karşılanacağı en can alıcı sorulardan biridir.”
“İnsana ve doğaya duyarlı bir yaklaşım”

Raporun sonuç bölümünde de projenin ÇED dosyasındaki eksikliklere değinilerek şu ifadelere yer verildi:

“İnsanlığın ortak mirası olan İstanbul’un sekiz bin yıllık geçmişinden geleceğe uzanan macerasındaki bu önemli kırılma noktasında en öncelikli yol göstericimiz bilim ve ortak akıl olmalıdır. Oysa projenin ÇED Başvuru Dosyasında bile konu sıradan bir iç su kanalı inşaatı gibi ele alınmakta, dosya yalnızca kara ekosistemine dair analizler içermektedir.

“Önce proje fikri üzerinde kapsamlı ve nitelikli çalışmaların gerçekleştirilmesi; deneysel, gözlemsel ve model öngörülerini içeren etraflı bilimsel çalışmaların yapılması, gerekli duyarlık denemelerine tabi tutulması ve bilimsel ve toplumsal platformlarda tartışılması gerekir.

“Halk da böylece proje ile ne yapılacağını, kendisine bedelinin ne olacağını, olası sonuçlarıyla birlikte, görme imkanı bulacaktır. Çağdaş bir toplumda, insana ve doğaya duyarlı idari yaklaşım bunu gerektirir.”

13 

Dünyanın en pahalı arsası New York Manhattan'daki Central Park. Piyasa değerinin en az 60 Milyar Dolar olduğu tahmin edildi...