TRUMP FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASINA KARŞI VE BU KONUDA NETANYAHU İLE AYNI GÖRÜŞTE...

4 Şubat 2025 Salı günü Beyaz Saray'da Donald Trump ve Benjamin Netanyahu bir araya gelerek İsrail maliye bakanı Bezalel Smotrich, Benjamin Netanyahu ve Jared Kushner (Donald Trump'ın Yahudi asıllı damadı) tarafından hazırlanan 2.500.000 milyon Gazzelinin (Gazze 363 kilometre kare; İsrail 22 bin kilometre kare) buradan kovulma, sınır dışı edilme planını görüşecek...İsrail Gazze'ye Yahudi topluluklarını yerleştirmek ve burayı Amalfi, Miami, Malibu, Fransız Rivierası, Marseille,Saint Tropez,Nice, Cannes,  Côte d'Azur   benzeri bir turistik cennet haline getirmek istiyor...

İsrail planında Filistinlilerin Endonezya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Ürdün, Mısır ya da Negev Çölüne kovulması öngörüldü...Mısır ve Ürdün bu plana karşı çıktı...

Endonezya: 286 milyon nüfusa sahip!

Mısır: 118 milyon nüfusa sahip!

Bosna: 3 milyon nüfusa sahip!

Arnavutluk: 3 milyon nüfusa sahip!

Ürdün: 11 buçuk milyon nüfusa sahip!

1948'de Nekbe-Büyük Felaket denilen olayda 800.000+ Filistinli Yahudiler tarafından Filistin'den kovulmuştu...

GRÖNLAND KRİZİ 

İran ise ABD başkanı Donald Trump'a "İsrailli Yahudileri Grönland'a yerleştir" önerisini yaptı...

Öte yandan, Danimarka başbakanı Trump'la yaptığı son telefon görüşmesinde ABD başkanını azarlayarak "İlk ve son sözümüz şudur: Grönland'ı ABD'ne satmayacağız..." dedi...

ABD Başkanı Harry Truman, 1946'da, zengin uranyum, altın, petrol ve gaz rezervlerine sahip Grönland'ı satın almak için Danimarka'ya 100 milyon dolarlık altın teklif etmişti.Grönland, 1979'da Danimarka'dan özerkliğini elde etmesine rağmen dışişleri, güvenlik ve mali konularda hala bu ülkeye bağlı.

Toplamda Danimarka Grönland'a yılda bir milyar doların biraz altında, yani 57 bin nüfusun her biri için yılda 17 bin 500 dolar harcıyor.ABD ordusunun Grönland'ın kuzeybatısındaki Pituffik Hava Üssü'nde daimî bir varlığı bulunuyor. ABD ve Danimarka arasında 1951 yılında yapılan bir anlaşma, Washington'un Grönland'da askeri üsler inşa etme hakkını ve Danimarka ve Grönland'a bildirimde bulunduğu sürece birliklerini Grönland topraklarında hareket ettirme özgürlüğünü öngörüyor.

Kopenhag Üniversitesi Askeri Araştırmalar Merkezi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Christian Soby Christensen, Kopenhag'ın adayı kendi başına savunma kapasitesine sahip olmaması ve ABD'nin NATO aracılığıyla Danimarka'ya sağladığı güvenlik garantileri nedeniyle Danimarka'nın tarihsel olarak Grönland'daki ABD ordusuna ev sahipliği yaptığını söyledi.

RUSYA SURİYE'DEKİ ASKERİ VARLIĞINI SÜRDÜRMEK İÇİN ÇOK ISRAR EDİYOR

Şu anda Ukrayna'nın beşte birini işgal altında tutan Rusya Suriye'deki iki askeri üssünün kapatılmaması için 8 Aralık 2024'te Suriye'de kontrolü ele geçiren HTŞ ile pazarlık masasına otururken, HTŞ ile Rusya arasındaki görüşmelerin ayrıntılarından haberdar olan bir Suriyeli Reuters haber ajansına Suriye’deki geçici yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın Rusya adına müzakere yürüten  Mikhail Leonidovich Bogdanov'la yaptığı görüşmeler sırasında Rusya'dan eski diktatör Beşşar Esad ve ekibinin kendilerine teslim etmesini istediğini söyledi.

24 Şubat 2022'de başlayan ve yaklaşık üç yıldır süren Ukrayna'daki Rus işgalinin ardından Joe Biden yönetimindeki ABD, Ukrayna'ya 60 milyar dolardan fazlası güvenlik yardımı da dahil olmak üzere, 175 milyar dolardan fazla yardım sağlama sözü verdi. Yardımın Trump döneminde bu hızda devam edip etmeyeceği ise belli değil.

TRUMP'IN DAVOS NUTKU 

İsviçre Davos toplantısına video konferans yöntemiyle katılan ABD başkanı Donald Trump NATO ülkelerinin bundan sonra yıllık gelirlerinin yüzde 5'ini savaşa hazırlık amacıyla harcamalarını istedi...

ABD Başkanı Donald Trump  Davos nutkunda uluslararası dev şirketlere de seslendi : 

"Ürünlerinizi ABD'nde üretin, biz de size dünyadaki en düşük vergileri uygulayalım. Ama eğer ürünlerinizi ABD'nde üretmezseniz çok yüksek gümrük vergisi ödemek zorunda kalacaksınız.”  

TRUMP GICIK OLDUĞU KİŞİLERDEN İNTİKAM ALMANIN PEŞİNDE

Donald Trump, Amerika Birleşik Devletleri Başkanının eski Baş Tıbbi Danışmanı Anthony Fauci ve İran'dan ölüm tehditleri alan  Amerikalı diplomat, ABD Başkanı Donald Trump döneminde 9 Nisan 2018 ve 10 Eylül 2019 tarihleri arasında Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan John Robert Bolton hakkındaki koruma önlemlerini,emirlerini  tümüyle iptal etti ve "eğer onlar öldürülürlerse hiçbir sorumluluk hissetmeyeceğini" ilan etti."İkisinin serveti var ve bu nedenle kendilerine özel güvenlik şirketlerini tavsiye ederim" dedi...

İRAN'DAKİ DİKTATÖRLÜĞÜN ÖNDE GİDEN MEMURLARI YAKIN GELECEKTE ÜLKEDEN KAÇMALARI GEREKEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNEREK TÜRKİYE'DEN LÜKS TAŞINMAZLAR-GAYRİMENKULLER SATIN ALDI

Öte yandan, İran'daki Molla diktatörlüğünün yıkılma olasılığı bulunduğundan, Türkiye'de on binlerce İranlı gayrimenkul sahibi oldu...Güney Azerbaycan Ulusal Uyanış Hareketi'nin (GAMOH) ABD'nin başkenti Washington'da ikamet eden lideri Mahmudali Çehregani bu konuda konuştu: "Bu rakamın en az yarısı diktatörlüğün önde gelen memurlarıdır ve Türkiye'nin en pahalı yerlerinde evler almışlardır."

TRUMP SUUDİ ARABİSTAN VE İSRAİL'İN YAKINLAŞMASI İÇİN DEVREDE

Trump 2020 yılında İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan arasında barış, güvenlik ve işbirliği anlaşması yapılması için arabuluculuk yapmıştı...

Trump 2025'te de Suudi Arabistan İsrail barış, güvenlik ve işbirliği anlaşması için arabuluculuk yapacak...

Mısır 1978 İsrail'le yaptığı Camp David Barış Anlaşması sayesinde İsrail'in 3 katı büyüklüğünde bir alan olan Sina'nın tamamını elde etmişti...

SUUDİ ARABİSTAN SURİYE'Yİ HİMAYESİ ALTINA ALMA NİYETİNDE

Trump’ın yeni Dışişleri Bakanı Mark Rubio ABD’nin arzuladığı Suriye’yi ise şu sözlerle anlattı: 

“IŞİD için bir oyun alanı olmayacak; Alevilerden Hıristiyanlara kadar tüm dini azınlıklara saygılı; Kürtleri koruyan; İran’ın Lübnan Hizbullah’ına silah, cephane, mühimmat yollamasına engel olan bir ülke istiyoruz"

Öte yandan, Suriye'deki Dürziler bulundukları bölgelerde "Suriye Taliban'ı" olarak tanımladıkları HTŞ'nin askeri güçlerini değil İsrail ordusunun egemen olmasını tercih ediyorlar...

Suudi Arabistan veliaht prensi ABD'ye 600 milyar dolar yatırım yapmak istiyor; Trump bu rakama bir 400 milyar dolar daha eklemesini istiyor Suudilerin... 

Suudi Arabistan, Suriye diktatörü Beşşar Esad'ın uzun yıllar boyunca Captagon yollayarak Suudi gençlerini Junkie (uyuşturucu bağımlısı) haline getirmesinden dolayı Beşşar Esad sonrasında Suriye'yi tamamen kontrol etmek ve burayı kendisine zarar gelmeyecek bölge haline getirmek istiyor...Suriye'nin petrol ihtiyacını artık Suudi Arabistan karşılayacak...

The Economist dergisi, Suudi Arabistan'ın, Suriye'nin petrol ihtiyacını karşılamak istediğini, Suriye'de yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam'ın (HTŞ) bir yetkilisinin "Türkiye, Suriye'nin yeni ordusunu eğitmek ve donatmak istiyor " dediğini yazdı...Dergi haberinde Türkiye'nin Suriye ordusunun eğitilip donatılmasına destek konusunda istekli olduğu duyuruldu...

Uluslararası Kriz Grubu'ndan Dareen Khalifa'nın Türkiye'nin Suriye'deki olası adımlarıyla ilgili görüşlerine yer verilen habere göre; Türkiye'nin Suriye Millî Ordusu'nu (SMO) finanse etmeyi bırakabileceği ve bunun yerine Suriye'nin merkezî bütçesine yani dolayısıyla yeni ordusuna doğrudan katkıda bulunabileceği iddia edildi. 

Khalifa, Suriye'deki silahlı grupların Türkiye'nin desteği olmadan aynı çatı altında toplanmasının "neredeyse imkânsız olduğunu" söyledi. Khalifa, Türkiye'nin Suriye'deki adımlarının bazı Arap hükûmetlerini tedirgin ettiğini söyledi. Suudiler, Türkiye'yi Sünni dünyada liderlik için bir rakip olarak görürken, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın da Suriyeli İslamcı gruplara verilen Türkiye desteğinden "rahatsız olduğunu" yazan The Economist, "Suriye'nin komşuları, İran'ın etkisinden kurtulup Türkiye'nin etkisi altına girmesini istemiyorlar" dedi..

Arap ülkeleri Türkiye'nin İhvânü'l-Müslimîn-Müslüman Kardeşler ve Hamas'la kankavari samimiyetinden çok rahatsızlar!

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN SÖZLERİ BÜYÜK YANKILAR UYANDIRMAYA DEVAM EDİYOR

Suriye diktatörü Beşşar Esad'ın Moskova'ya kaçtığı 8 Aralık 2024'te Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dünyada liderler arasında iki kişi kaldık, bir ben bir de Vladimir Putin" demişti...

"Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkındaki tutuklama kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Uluslararası Ceza Mahkemesi çok isabetli bir karar verdi. Ama bundan önce verilen kararlara da Netanyahu hiçbir zaman uymamıştır. Buna da uymayacaktır. Uysa da uymasa da bu kararın verilmiş olması, İsrail karşıtı ülkelerin onur mücadelesini kazanmasıdır. Bu çok önemliydi. Netanyahu, mahkemelerin vermiş olduğu kararlar karşısında bakalım ne yapacak. 

"Dünyada liderler arasında iki kişi kaldık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Almanya eski Başbakanı Angela Merkel'in, "Özgürlük. Anılar 1954-2021" adlı kitabında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili bölümleri hatırlatıp, diplomatik ilişkilerdeki başarısını neye borçlu olduğunu soruldu...

Yabancı liderlere karşı kullanılan ifadelerin önemli olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"İfadelerin yanında, onlarla olan diyalog mekanizmasını devam ettirmek çok çok önemli. Biz buna diplomasi atakları diyoruz. Bu diplomasi ataklarını devam ettirmek. Şu anda da dünyada liderler arasında zaten iki kişi kaldık. Bir ben varım, bir de Vladimir Putin var. Yani bunu ben olduğum için söylemiyorum. Yani vakayı söylüyorum. Tabii 22 yıl bu fakirin görev süresi var. Neredeyse bir o kadar da Sayın Putin'in var. Diğerleri hepsi elimine oldu. Şu anda süreç devam ediyor. Temennimiz odur ki bu münasebetleri bu diyalog içerisinde sürdürmeye devam edelim. Merkel'in Almanya siyasetinde bir yeri vardı. Merkel gittikten sonra Almanya'da siyaset bitti. Çok ilginçtir. Sevdiğim bir lider Schröder'dir. Schröder'in bize karşı olan saygısı çok çok farklıydı ve hakikaten iyi bir liderdi. Bizimle olan münasebetleri çok çok farklıydı. Ramazan'da mesela benim oturduğum masada Schröder, bira filan içmezdi. Böyle saygısı olan bir insandı, farklı bir insandı. Schröder ile şu anda hala diyaloğumuz devam eder. Hatta zaman zaman Türkiye'ye geldiği de oluyor. Alman siyasetinde Schröder'in çok çok güçlü bir konumu var. Temennim odur ki Türk siyasetinde de Schröder benzeri siyasetçiler olsun." 

Temmuz 2021'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok.Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” demişti...

İlahiyatçı-yazar Nazif Ay, “Türkiye’de AKP iktidarıyla birlikte seküler devlet anlayışından hızla uzaklaşıldığını, fundamantelist kabullerin öncelendiğini görüyoruz. Böyle bir anlayış kabul edilirse Türkiye’nin şeriat hükümlerine göre yönetilen bir devlet anlayışı bataklığına düştüğünün itirafı yapılmış olur” ifadelerini kullandı. “Talibanla Türkiye toplumunun din anlayışı elbetteki çok farklı” diyen ilahiyatçı Cemil Kılıç da “Erdoğan’ın açıklamaları, Taliban’a diplomatik mesaj” değerlendirmesinde bulundu. 

Nazif Ay: Uzun süredir İslam dünyasında dinin yorumu ve uygulamaları noktasında kırılmalar yaşanıyor. Türkiye’nin AKP iktidarıyla birlikte seküler devlet anlaşıyışından hızla uzaklaşıldığını, fundamantelist kabullerin öncelendiğini görüyoruz. Yakın geçmiş zamanda bir AKP yöneticisi IŞİD için “İslamın yaramaz çocuğu” gibi bir söylemde bulunmuştu. Aslında bu söylemle radikal dinciliğe bir nevi ‘sevimlilik’ katmıştı. Ancak biz tarihi sürece baktığımızda Türklerdeki İslam anlayışıyla Taliban türü terör örgütlerinin imanı ve kabulleri arasında hiçbir yakınlık bulunmamaktadır. Eğer böyle bir anlayış kabul edilirse Türkiye’nin şeriat hükümlerine göre yönetilen bir devlet anlayışı bataklığına düştüğünün itirafı yapılmış olur. Erdoğan’ın açıklamasını hem talihsiz bir beyan hem de ülkemizin gerçekleriyle taban tabana zıt, doğru zemine oturmayan yorum olarak kabul ediyorum. Laiklik olmadığı taktirde dinin de yok olacağı gerçeğini bilen herkesin bu tarz benzetme ve değerlendirmelerden uzak olmasını istiyorum. 

‘DİPLOMATİK MESAJ’

Cemil Kılıç: Yanlış anlaşılmalara müsait bir açıklama. Dini yorumlama biçimi konusunda derin bir farklılık olduğu ortada. Fakat en azından yüzeysel anlamda İslama mensup olma açısından inanç birliğine vurgu yapıyor, fakat Taliban’ın İslamdan anladığıyla Türkiye toplumunun İslamdan anladığı yüzde yüz örtüşmüyor. Cumhurbaşkanı’nın da din anlayışının Taliban’la örtüşmediği belli. Orada onu ben politik bir açıklama olarak değerlendiriyorum açıkcası. Türkiye’nin Afganistan’da Kâbil Havalimanı’nı koruma görevi konusunda bir sıkıntı yaşamaması için Taliban’a böyle diplomatik bir mesaj gönderiyor. Taliban’ın İslamı yorumlama biçimiyle Türkiye toplumunun İslami yaşantısı çok farklı. Taliban’ın gözünde Türkiye’deki İslami yaşantı aslında “gayri İslami” addediliyor. 

‘GERÇEKTEN FARK YOK MU?’

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer: Yok mu? Taliban denen terör örgütü kadınlara toplu tecavüz eden, çalışan kadınları öldüren, yanlarında erkek olmadan evden çıkmalarını ve kız çocuklarının okumasını yasaklayan, küçücük çocukları satan, teknolojik aletleri Batı icadı diye yakan barbarlar!

CHP Konya eski Milletvekili Hüsnü Bozkurt: Anayasa Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Taliban’ın inancını da ABD tarafından nasıl yaratıldığını, ne amaçla kullanıldığını da yıllardır yaptıklarını da iyi biliyoruz. Laik Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak tamamen ters yandayız..

Yazar Ahmet Ümit: Taliban ile her konuda büyük farkımız var ve olmalı yoksa biz de vahşi ve barbar oluruz.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: Erdoğan, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” demiş ama büyük bir yanılgı içinde. Bu ülkedeki milyonlarca emekçinin Taliban’la alakalı çok ters bir yanı var! Dahasını birkaç yıl önce söylemiştik, yine hatırlatalım: Sen, Türkiye değilsin!’

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu: Taliban’ın inancı olduğunu bilmiyorduk. Varsa da onların inancıyla düz gitmekten hicap duyarız. Bu yorum, kişiye özel...

Yönetmen Murad Çobanoğlu: Taliban’ın 2001’de “put” olduğu gerekçesiyle dinamitle havaya uçurduğu Afganistan’daki 6. yüzyıldan kalma Bamiyan Anıtı’nı paylaşarak “Tarihi müzeleri inat için cami yapan zihniyetten de başka bir benzerlik beklenmezdi” diye yazdı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kâbil Havalimanı’nın güvenliğinin Türkiye tarafından sağlanması konusunda açıklama yaparken “Bu arada Taliban’ın bazı rahatsızlıkları söz konusu. Taliban’la da bu süreci görüşmek suretiyle nasıl ki Amerika ile bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa herhalde Taliban’ın Türkiye ile bu görüşmeleri çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” ifadelerini kullandı. 

SURİYE'DE TÜRKİYE'NİN BÖLÜCÜ TERÖRİST VE PKK'NIN UZANTILARI OLARAK TANIMLADIĞI KÜRTLER NE YAPIYOR?

Donald Trump yönetimi 20 Ocak'taki yemin törenine Türkiye'nin terörist olarak tanımladığı YPG lideri Mazlum Abdi’yi davet etmişti... Abdi adına üç kişi yemin törenine katıldı...YPG hapishanelerinde 23.000'u Suriye asıllı, 17.000'i Irak asıllı, 10.000'i 60 farklı ülkeden IŞİD terör örgütü militanı,sempatizanı ve onların ailelerinden oluşan yaklaşık 50.000+ kişi var...YPG'nin kontrolündeki cezaevlerinde tutulan IŞİD üyelerinin bölgede yaşanabilecek gerilimlerden faydalanarak kaçmaları ya da serbest kalmaları olasılığı da var...

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın ilk açıklamalarından biri “Siyasi bağımsızlığı olmayan büyük milletlerden biri” ve “Yahudilerin doğal müttefiki” olarak tanımladığı “Kürtlerle bağları güçlendireceği” olmuştu...

İSRAİL'İN HER YÖNE GENİŞLEME PLANLARI VAR!

Kurulduğu 1948'den beri nüfusu tam 10 kat artarak 8 milyonu aşan İsrail'de kadınların doğurganlığı 3,1 çocuk seviyesinde. 

TÜİK'in verilerine göre 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı, 2023 yılında 1,51’e düştü. Bir ülkede nüfusun azalma eğilimine girme eşiği, yani yenilenme düzeyi ise 2,1. Türkiye'de doğurganlık hızı 2016'dan bu yana yenilenme düzeyinin altında seyrediyor.TÜİK verilerine bakıldığında 2001 yılından bu yana Türkiye'de doğurganlık hızında artış kaydedilen bir yıl yok...

İsrail doğurganlık rakamlarına bakıldığında İsrail'e 

22 bin km karelik toprak asla yetmeyecek...

Bir örnek: Antalya Yüzölçümü 20.177 kilometrekare...

Yaygın iddia:  Katar Türkiye'de Antalya ili büyüklüğünde toprak satın aldı! 

1967'de İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında yaşanan Altı Gün Savaşı sırasında İsrail, Suriye'ye ait olan ve verimliliği yanı sıra, su kaynaklarıyla göz dolduran Golan Tepelerini işgal etmişti. 

Golan Tepeleri İsrail için neden önemli? 

Bölgenin stratejik öneminin İsrail'in Celile bölgesine bakan konumunun yanı sıra, Taberiye Gölü'nün İsrail'in ana su kaynağı olmasından ve bu gölün üçte birinin Golan Tepelerinden gelen suyla beslenmesinden kaynaklanmakta.

7 Ekim 2023'te başlayan savaştan önce Hamas'ın 30 bin savaşçısı vardı. İsrail ordusu, bunlardan 17 bininin öldürüldüğünü ilan etti...

Gazze'de 50 milyon tonluk enkaz oluştu...Her 10 binadan 9'u tahrip olmuş vaziyette.Gazze'nin yeniden imarı için Birleşmiş Milletler 18,8 milyar ABD dolara ihtiyaç olduğunu söylüyor. 

Şu anda Filistin Devleti'ni tanıyan ülkelerin sayısı 148'e çıktı.

İsrail'i tanıyan ülkelerin sayısı ise 164. 

NOTLAR: 

Türk Yahudi toplumunun liderlerinden Bensiyon Pinto: 

İsrail'de ilk sabah perdeyi açtığımda karşımda alabildiğine uzanan bir deniz ve o güne kadar hiç görmediğim bitkiler vardı...İstanbul'dakilere benzemiyordu hiçbiri...Şehrin göbeğinde yetişen sabra bitkileriymiş meğer.Ancak kumda yetişebilen bir ağaç...İsrail'in toprağı son derece verimsizdi.Yerdeki toprak değil kumdu...Sözünü ettiğim yer şimdi Tel Aviv'in en modern otellerinin olduğu bölgeydi...O zaman sahil boyunca , hiçbirinin beğenilecek yanı olmayan , ufak iki katlı evler sıralanıyordu...Arka mahalleler çok daha bakımsız ve geri kalmıştı...Kaldığımız yer, en elit muhitlerden biriydi...(...) İsrail'e gitmeden önce arkadaşlarla bir yerde toplanmıştık.Bana "Oğlum İsrail'e iner inmez insanın etrafını güzel kızlar sarıyormuş, orada herkes hayatını yaşıyormuş," dediler...O yaşta biri için bu çok cazipti.O zaman İstanbul Nişantaşı'nda olan İsrail konsolosluğu , bugün olduğu gibi İsrail'de okula gitmek isteyenleri yönlendirirdi.İsrail'e varınca , anlaşmalı olduğum okuldan beni karşılamaya geldiler.Uçaktan iner inmez beni ve birlikte gelenleri bu okuldan bir grup görevli karşıladı.Bir bardak portakal suyu verdiler.Kız filan yoktu tabii etrafta.Hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olur." 

(Anlatmasam Olmazdı; Bensiyon Pinto; Sayfa: 58)

Theodor Herzl (1860-1904) çok erken, vakitsiz ölümüyle birlikte övgü, takdir, beğeni, sevgi, saygı sağnağına,tufanına tutuldu...Hayattayken bu kadar çok sevildiğini, saygıya değer bulunduğunu biliyor muydu acaba? Çünkü Theodor Herzl yaşarken soydaşları her buldukları fırsatta Herzl'in ensesinde boza pişirmişlerdi!

İsrail’in 10. yılında (1958'de) İsrail'e gidip kibbuztlar konusundaki Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazısında Yaşar Kemal şöyle yazmıştı: 

“Yetmişiki milletten kopup gelmiş insanlar, on yıldır İsrail’de bir arada, bir potada erimeye çalışıyorlar. Küçücük avuç uçu kadar bir toprakta insanoğlunun hayattaki en görülmeye, en üzerinde durulmaya değer olaylarından biri cereyan ediyor. İsrail, kapitalizm ile en ileri sosyalizmin yan yana yaşadığı bir yer... Paranın bulunmadığı, her insanın gücü yettiği kadar ürettiği, ihtiyacı kadar tükettiği Kibbutzlar var.”

1897 nüfus sayımında Rusya'da 5.000.000'dan fazla Yahudinin yaşadığı ortaya çıktı...Rusya Ukrayna ve Polonya'yı da işgal altında tutuyordu...

Naziler Almanyayı ele geçirdiğinde Almanya'da 500.000 Yahudi vardı...Bunlardan en az 10.000'i Nazi teröründen dolayı intihar etti...

Polonya'daki Holocaust'ta 3.000.000, Rusya ve Ukrayna'daki Holocaust'ta 2.000.000 Yahudi hayatını kaybetti...

Ağustos 1897'de Basel'de Theodor Herzl Yahudi halkının ilk meclisini topladı...Günlüğüne şöyle yazdı: Basel'de Yahudi devletini kurmuş bulunuyorum...

O dönemde Yahudi ülkesi için konuşulan alternatif topraklar arasında Güney Amerika'da bulunuyordu...

18 Ekim 1898'de Alman İmparatoru (Kayzer) 2. Wilhelm'le bir araya gelen Herzl'e Wilhelm Filistin konusunda onay vermişti...Ancak Herzl çok şanssız bir insandı...Wilhelm'le el sıkışmalarının David Wolffsohn (1856-1914) tarafından çekilen fotoğrafı bile ne yazık ki bir kazaya kurban gitti...Herzl o fotoğrafı kullanarak, o fotoğrafın da yardımıyla Yahudi ülkesi İsrail'in kurulması girişimini hızlandırmayı ummuştu...

İngiltere Kıbrıs'ın Yahudi ülkesi olması fikrine sıcak bakıyordu...Herzl de 1878'de 2. Abdülhamit'in / Osmanlı'nın Rus ordusunun işgalinden korunmak için İngiltere'ye verdiği Kıbrıs'ın Yahudi ülke olması fikrini başlangıçta onayladı...Ancak Herzl'in yoldaşları buna şiddetle karşı çıktılar ve Herzl'i çok üzdüler...Theodor Herzl Kasım 1898'deki Jerusalem ziyaretinde şehirde kanalizasyon sistemi ve hijyenik önlemleri göremeyince dehşete kapılmış, çok üzülmüş ve fena halde morali bozulmuştu...

1901’de Theodor Herzl (Filistin’de İsrail’i kurma iznini koparabilmek için) Padişah 2. Abdülhamit tarafından kabûl edilmek için bugünkü otelin yerinde bulunan Çırağan Sarayı’nda saatlerce bekletilmişti! 

1903'te İngilizler Yahudilere Uganda'yı teklif etti...

Öte yandan Herzl'in kişisel yaşamında çok fena bir gelişme yaşandı, hayatını kaybetmek üzereydi, Herzl'in kalp atış ritminde çok ciddi sorunlar vardı...Herzl bronşit zannettiği sağlık sorununun aslında genetik bir kalp hastalığı olduğunu öğrenmişti...Doktorlar fazla zamanı olmadığını söylediler...

Herzl tüm dünyadaki Yahudi halkının olağanüstü bir sevgi seline sahne olan 1904'teki cenaze töreniyle toprağa verildiğinde sadece 44 yaşındaydı...Bu kadar çok sevildiğini asla bilmeden gözlerini yumdu...

Kıbrıs ve Uganda'nın Yahudi ülkesi olması fikrine muhalif olan Yahudilerin korkunç öfkeleri, itirazları kuşkusuz Herzl'in yaşamını kısaltmıştı...

Batı Avrupa'da ve Kuzey Amerika'da çok konforlu, lüks ve rahat yaşam süren Yahudi toplulukları da İsrail'in bugünkü topraklarını bereketsiz, verimsiz ot bitmeyen çöller olarak tanımlayarak beğenmemişler, Herzl'e ateş püskürmüşler ve Herzl'in başını çok ağrıtmışlardı...

1909'da kurulan Tel Aviv için Bensiyon Pinto "Kumlar içinde bir şehir" diyor "Anlatmasam Olmazdı" adlı anılarında...(Sayfa: 57) 

Winston Churchill Yahudi Başbakan Benjamin Disraeli'den söz ettiği Illustrated Sunday Herald'de 8 Şubat 1920'de yayınlanan yazısında yeryüzünde Yahudilerin en çok zulüm gördüğü ülke olarak Rusya'yı işaret etmişti...

Yararlanılan kaynaklar: 

Genius and Anxiety: How Jews Changed the World, 1847–1947 / Norman Lebrecht

Living History: A Memoir / Chaim Herzog 

Yaşar Kemal'in ilk eşi Mathilda Hanım Abdülhamit’in baştabibi, Yahudi asıllı Jak Mandil Paşa’nın torunu, Osmanlı Bankası Genel Müdürü’nün kızıydı.Kendisini tanıyan herkesin alçakgönüllü, zeki ve zarif olarak nitelendirdiği Tilda ile Yaşar Kemal’in yolu Çukurova’da kesişti. 1952 yılında evlenen ikili tam 50 yıl evli kaldı.Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Fransızca ve İspanyolca’ya anadili gibi hakim olan Tilda, Yaşar Kemal’in on yedi eserini yabancı dillere çevirdi. Dünyanın, Türkiye’nin edebiyat ustasını tanıması onun sayesinde oldu. Cengiz Çandar, 2001 yılında kaleme aldığı yazısında Tilda’yı şu şekilde tasvir etmişti:“Dünya, Türkiye’nin usta dil kuyumcusunun, bu halkın asırlardan gelen gür bilgelik ırmağının uğultusunu Tilda sayesinde öğrendi. Yaşar Kemal, bu efsunlu efsaneler toprağının içinden akan pınar idiyse de, Tilda ile çağladı.”

Holocaust-Shoah konusunda daha geniş bilgi arayanlara önerilir: 

The Destruction of the European Jews"

Raul Hilberg

"Sophie's Choice" 

(Alan J. Pakula)

The Story of a Life: A Memoir 

Aharon Appelfeld 

"The Brutalist" (Brady Corbet)

"Europa Europa" (Agnieszka Holland)

"Pasqualino Settebellezze-Seven Beauties" (Lina Wertmüller)

"Nabarvene ptace-The Painted Bird" (Václav Marhoul),

"The Zone of Interest" (Jonathan Glazer)

"Korczak" (Andrej Wajda)

"Schindler's List" (Steven Spielberg)

"Pianist" (Roman Polanski)

"Shoah" (Claude Lanzmann)

"La vita è bella" (Roberto Benigni)

"Saul fia" ( László Nemes)

"Sunshine" (Istvan Szabo)

"Die Wannseekonferenz" (Heinz Schirk)

"Conspiracy" (Frank Pierson)

 "Holocaust" ( Marvin J. Chomsky)

"Führer und Verführer-Goebbels and the Führer" (Joachim Lang) 

"Amen" (Costa Gavras)

"The Cardinal" (Otto Preminger)

"Julia" (Fred Zinnemann)

"Exodus" (Otto Preminger)

"The Last Days" (James Moll)

"Bent" (Sean Mathias)

"The Boy in the Striped Pajamas" (Mark Herman)

"The Reader" ( Stephen Daldry)

"Voyage of the Damned" (Stuart Rosenberg)

"Ship of Fools" (Stanley Kramer)

"Cabaret" (Bob Fosse)

"Judgment at Nuremberg" (Stanley Kramer) 

"Jud Süss - Film ohne Gewissen -Jew Suss: Rise and Fall" (Oskar Roehler)

"The Most Precious of Cargoes

-La plus précieuse des marchandises" 

( Michel Hazanavicius) 

"A Real Pain" (Jesse Eisenberg)

"Lee" ( Ellen Kuras)

"The Reader- Der Vorleser"

(Stephen Daldry)

"Enemies, A Love Story"    

(Paul Mazursky)

Demir kubbe-Iron Dome

Demir Kubbe, İsrail'in kısa menzilli roketleri ve diğer silahları saptamak, durdurmak ve imha etmek için geliştirdiği ve kullandığı hava savunma sisteminin adı.2011'de devreye giren sistem, her türlü hava koşulunda 7/24 çalışıyor ve yaklaşık olarak 3 ila 70 kilometre uzaktan gelen tehditleri tespit edebiliyor.Sistem, bir tehdit algıladığında nüfusun yoğun olduğu bölgeleri vurmasını önlemek için hedefe doğru füzeler ateşliyor.Demir Kubbe'nin geliştiricileri Rafael İleri Savunma Sistemleri ve İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii, kalkanın başarı oranının yüzde 90 olduğunu söylüyor.

ABD, Demir Kubbe'nin inşası ve korunması için İsrail'e 2 milyar dolardan fazla destek verdi...

ABD Demir Kubbe'nin bir benzerini kendi hava sahasında kurmaya hazırlanıyor...