AKP'nin Anayasa'dan atmak istediği madde hangisi?

AKP'NİN ANAYASA'DAN ATMAK İSTEDİĞİ MADDE HANGİSİ?

MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

1

4-6 Aralık 1943'te Kahire, Mısır'da İngiltere lideri Winston Churchill, Nasrettin Hoca'nın bilgeliğine ve zekasına sahip hazırcevap İsmet Inönü'yü savaşa girmesi için ikna etmeye çalışmıştı...Churchill İnönü'yü asla alt edemedi...

İsmet İnönü: Savaşa giremeyiz, Almanlar İstanbul'a sadece yangın bombası atsalar bile kent cayır cayır yanar.

Winston Churchill: İstanbul'u korumak için 1.5 uçak filosu vereceğiz. Bu size yeter artar...

[İnönü o an küçük bir manevrayla konuyu değiştirmiş gibi yapar.]

İsmet İnönü: Ya burası ne kadar boğucu, amma çok asker koruyor şu küçücük alanı değil mi?

Churchill oltaya atlar.

Winston Churchill: Aaa öyle demeyin, bu Almanların ne yapacağı hiç belli olmaz, Girit'ten Kahire'ye (Mısır'a) gelir bombalayıverirler burayı da. Biz her zaman yanımızda 10.000 asker ve 20 uçak filosuyla gezeriz.

[Winston Churchill anlar hatasını ya nafile]

İsmet İnönü: Yaa demek şu futbol sahası kadar alanı 20 filo ancak koruyor da bizim koca İstanbul'u korumaya 1.5 filo yeter diyorsunuz ha!

ABD başkanı Franklin D. Roosevelt: Yakalandın Winston, yakalandın!

Ardından üçünden de kahkahalar yükselir.

2

Türkiye asla İran, Afganistan, Pakistan, Venezuela, Mısır olmamalı!

Ne yazık ki 1789 ve 1917 devrimleri benzeri bir toplumsal Catharsis (arınma), daha doğru deyimle silkelenme dönemi ya da deneyimi yaşamadık...Böyle bir imkanımız olmadı!

Belki de 1945-1953 döneminde harabe görünümünde olan ve bizden (Türkiye'den) ekonomik olarak çok geride olan ülkelerin ilerleme, gelişme şampiyonu olup, bizi sollayıp, uzak ara bize fark, mesafe atmasının nedeni de budur...

Yunanistan 1940'ta İtalyan, 1941'de Alman saldırısına uğramasına, 1946-49 döneminde iç savaş yaşamasına, 2010'da ekonomisi iflas etmesine rağmen bizdeki hükümetlerin her fenalıkta, her felakette, her ekonomik girdapta suçladığı "dış güçler"in desteğiyle bugün ayaktadır...

ABD'nde 1890'da 15 bin olan Yunan asıllı sayısı bugün 3 milyonun üzerindedir...İyi eğitimli bol kazançlı bu topluluk ABD millet meclisi Kongre'yi, Kongre üyelerini, eyalet valilerini, belediye başkanlarını, belediye meclisi üyelerini, savcıları, hakimleri, yüksek mahkeme üyelerini, bakanları, ABD başkanını yüksek bağışlarıyla Türkiye aleyhinde kararlar almaya teşvik etmektedir...Bu anavatanlarına fena halde sadık ve çok etkili topluluğun 1878'den bugüne temel hedefi Kıbrıs'ı Yunanistan'a katmaktır.Şu anda 30 bin Türk askerinin Kıbrıs'tan ayrılması için çalışmaktadırlar...

1907'de Malta'dan Kıbrıs'a giden İngiliz siyasetçi, asker Churchill'i büyük bir Rum kalabalığı karşıladı...Rumlar Kıbrıs'ın İngiltere tarafından Yunanistan'a verilmesini istediler...1914'te Churchill İngiltere, Fransa, Rusya, Sırbistan ile birlikte savaşa girmesi karşılığında Yunanistan'a ödül olarak İstanbul'un vaad edilmesini İngiliz savaş hükümetinde gündeme getirdi; önerdi...Rus hükümetiyse İstanbul'un Yunanlıların değil Rusların hakkı olduğunu İngilizlere bildirdi...

1945 Yunanistan ziyaretinde Churchill'e Başpiskopos Damaskinos "İstanbul Yunanlıların olmalı" diyecekti...Churchill bu kez "O rüyayı kafanızdan atın" cevabını verdi...24 Temmuz 1945'te Churchill Stalin'in İstanbul ve Çanakkale boğazlarında Rus askeri üssü kurma talebini de reddetti...

"1453'te Bizans Meleklerin cinsiyetini tartışma gafletine (hatasına) düşmüştü"

İşte o dönemde Fatih Sultan Mehmet Macar topçu ustalarının teknolojisini Türk ordusuna transfer ederken, Osmanlı İmparatorluğu'nun sekizinci padişahı II. Bayezid'in (1447-1512) döneminde Haliç'te bir köprü projesinin mimarı olarak rönesans dahileri Leonardo Da Vinci (1452-1519) ve Michelangelo'nun (1475-1564) adı geçmiş ancak ve ne yazık ki bu büyük proje girişimden öteye geçememiştir...

O kadar çok bilim insanlarına değer verilirdi ki bu ülkede, Piri Reis'in hazırladığı haritalar sonraki yüzyıllarda Topkapı Sarayı'nda yemek altlığı, gazete kağıdı niyetine ya da yemek tepsisi olarak kullanıldı...

Piri Reis Padişah tarafından idam ettirildi...(1553? 1554?)

Johannes Gutenberg (1398-1468) ilk matbaayı İstanbul'un fethi (1453) öncesinde geliştirirken Osmanlıda matbaada basılan ilk kitabın basım tarihiyse 1729! Müthiş bir gecikme müthiş bir rötar!

Rasathane'ye de topçu bombardımanıyla yıkım uygun görüldü! Gerekçe de din adamlarınden geldi: "Meleklerin baldırları asla gözetlenmemeliydi! Meleklerin baldırları rasathanede gözetlendiği için 1578'de Allah'ın veba'yı İstanbul halkını cezalandırmak için üzerimize saldığı iddia edildi ve 1579'da Rasathane ortadan kaldırıldı!"

Antakya'da 115 ve 526 yıllarında gerçekleşen depremlerde 500.000'den fazla insanın öldüğü tahmin ediliyor. İhsan Ketin 116 binden fazla binayı yıkan 1939 Erzincan depreminin izini sürerek Kuzey Anadolu Fay hattını keşfettiğinde yıl 1948'di...

Türkiye'deki siyasiler,akademisyenler ve kitle iletişim araçları İhsan Ketin'in keşfini 1999 depremine kadar geniş kitlelere (halka) yüksek sesle duyurmayı gereksiz ve lüzumsuz olarak değerlendirdi...Belki Suudi Arabistan yarımadasının Anadolu levhasını itmesiyle belli zaman aralıklarında (periyodlarda) büyük depremler ortaya çıktığını ve bundan sonra da çıkacağını bilseydik deprem önlemleri konusunda bizden daha deneyimli ülkelerin (Japonya, Şili, Çin, Meksika) elde ettiği deprem bilgi birikimine daha önce başvururduk...Hatta belki de kentsel dönüşümlere bile gerek kalmazdı...

Öte yandan, İsmet İnönü'nün genç mühendis Jak Kamhi'ye "Aman çok yol yapma evladım, yaparsan bütün Anadolu akın akın buraya (büyük kentlere) gelir" dediğini biliyor muydunuz?

Ordinaryus Profesör Doktor Cahit Arf (1910-1997) 1958-1959 öğretim yılında Erzurum'da Yapay Zeka üzerine halk konferansı vermişti...Konferans konusu o yıla kadar yapay zeka konusunda dünyada yapılan bilimsel çalışmalardı...Arf, yapay zekanın modern başlangıç noktasının 1956'da gerçekleştirilen Dartmouth Konferansı olduğunu işaret ediyor.1956'daki konferansın katılımcıları ise: John McCarty, Marvin Misky ve Claude Shannon...Arf'ın Konferans başlığı : Makine düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir?

Konferansın tutanaklarını kitap olarak basan yayınevi ise Atatürk Üniversitesi; Üniversite Çalışmalarını Muhite Yayma ve Halk Eğitimi Yayınları...

2009 yılından itibaren 10 Türk lirası üzerinde Cahit Arf'ın sureti yer almaktadır.

19. yüzyılda Osmanlı savaş gemisi teknolojisinde de çok geri kalarak çöküş dönemine girmişti...Yelkenli, ormanları yok ederek elde edilen kalyonlar artık savaşların sonucunu belirleyemiyordu...Dretnot-Dreadnought çağı başlamıştı! Dretnot çağında Almanlar Ruslardan daha ilerideydi, İngilizler Almanları çok geride bırakmıştı!

Osmanlı Ordusu Plevne-Bulgaristan savunmasında Mareşal Gazi Osman Paşa, Medine savunmasında Fahrettin Paşa gibi büyük komutanlara sahip olsa da Osmanlı ülkesi sanayi ve teknoloji ülkesi sınıfında yer alamadığından aralıksız olarak topraklarını kaybetmekteydi...

İmparatorluğun yoğun bakıma girdiği, özellikle Rusya'yı yönetenler tarafından "Hasta Adam" olarak anıldığı 1877-1878 döneminde ölüm döşeğine yatmamasının başlıca nedeni İngiltere'nin sömürgeleriyle Rusya arasında bir tampon devlete ihtiyaç duymasıdır...

1854'te Osmanlı borçlanmaya başlamış ve Osmanlı borçlarının ödemesi ancak 1954'te tamamlanabilmişti...21. yüzyıl Türkiyesinde yeni doğan bebekler bile yüksek miktarda borçla dünyaya geliyor...

19. yüzyılda Dolmabahçe Sarayı için borçlanmıştık, bunun ardından savaş gemisi alacak parayı bulamadık...Yunanlı işadamı İtalya'da tersanede inşa edilen Averof savaş gemisini Yunan donanmasına hediye ederek Osmanlıyı Akdenizde ve Egede tamamen bloke etmeyi başardı.Lüküs hayat tutkusu Osmanlıyı tamamen bitirdi...

İngiltere tersanesinde inşa edilen HMS Agamemnon (1906) ve İtalya tersanesinde inşa edilen Georgios Averof (1910-1911) savaş gemileri İstanbul işgal edildiğinde İstanbul önlerine demir atmıştı...(1918)

Osmanlı donanmasının elinde bunlarla başa çıkabilecek bir savaş gemisi yoktu...Yunan donanması Karadenize çıkarak Samsun'u da bombalamıştı...7 Haziran 1922'de Yunanistan'ın İtalya tersanelerinde yaptırdığı Jorgos Averof / Georgios Averof savaş gemisi ve diğer Yunan savaş gemileri Samsun'u bombalamıştı...

İngiltere Osmanlı donanmasına Yunan savaş gemilerinden üstün savaş gemilerini vermedi; çünkü Yunanistan'ın Osmanlıdan sürekli toprak kazanmasını istiyordu...

Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı vatandaşları tüm varlıklarını (altınlarını, paralarını) devlete bağışladılar...Tek istedikleri Yunanlıların İtalya'dan satın aldıkları Averof savaş gemisi ayarında 2 adet savaş gemisinin (2 dretnot) İngiltere'den satın alınmasıydı...Bu savaş gemilerinin tüm parası İngiltere'ye ödendi...Ancak tarihteki en büyük Yunan hayranı olan İngiliz Winston Churchill 1914'te bu savaş gemilerinin Osmanlı donanmasına teslim edilmesini engelledi...Churchill bu savaş gemileri Osmanlıya teslim edilirse Yunanistan'ın Osmanlıdan toprak koparma politikasının duraklayacağını çok iyi biliyordu...İngilizler 1910'lu yıllarda parasını ödediğimiz iki savaş gemisini Osmanlı donanmasına teslim etmediler...Ödediğimiz paranın da üzerine yattılar...Bu savaş gemileri Agincourt ve Erin adıyla İngiliz donanması envanterine kaydedildi...

Büyük olasılıkla uzak gelecekte gelişmiş ülkeler Ay ve Mars'ta kalabalık şehirler kurarken dünya üzerinde bulunan ve Taliban'la hiçbir görüş ayrılığı olmayan ülkelerde Meleklerin cinsiyeti tartışılmaya devam ediyor olacak!

Türkiye'de ezanın Türkçe mi Arapça mı okunması gerektiği tartışılırken Mars'ın fethini konu alan 2 kitap okurlara sunuldu: Alexander Bogdanov'un " Red Star : The First Bolshevik Utopia-Kızıl Yıldız"ı (1908) ikincisi Wernher von Braun'un "The Mars Project" (1953) İlki Rusya'da, ikincisi Amerika Birleşik Devletleri'nde...

ABD uzayın fethi projesinin yöneticisi olarak Adolf Hitler'in gözde bilim insanı Wernher von Braun'u (1912-1977) görevlendirirken Nazi Braun'un tüm savaş suçlarına (V1 & V2) af getirmişti...

2024'te Elon Musk, X hesabından yaptığı açıklamada, SpaceX'in Starship merkezli ilk Mars görevinin detaylarına yer verdi.Musk, 2026'ya kadar Mars'a mürettebatsız 5 Starship roketi göndermeyi planladıklarını duyurdu...Roketlerin güvenli şekilde Mars'a inmesi halinde mürettebatlı görevleri 4 yıl içinde yapabileceklerini belirten Musk, "Eğer zorluklarla karşılaşırsak mürettebatlı görevler, 2 yıl daha ertelenir," bilgisini paylaştı.

Atatürk belki de "Türk, Öğün, Çalış, Güven" değil de "Türk, çalış, çalış, çalış...Diğer milletlerle arandaki dev masafeleri kapatmaya çalış" demeliydi...

İkinci dünya savaşından sonra büyük ekonomik gelişim ve atılım gösteren ülkelere birkaç örnek: Vietnam, Güney Kore, Singapur, Brezilya, Hindistan...Bunlar ilk akla gelenler...

Stalin işgal ettirdiği Almanyanın fabrikalarını, sanayi tesislerini 1945'te Rusya'ya nakletti ancak Almanya yeniden ayağa kalkmasını bildi...

Belki de bizler çok partili hayatı kardeş kavgası zannetmek hatasına düştük...Çok partili hayatı yorgan kavgası haline getirdik...Pastadan pay alma, kapma kavgası kan davasına dönüştü...Oysa pastayı büyütme telaşına düşmeliydik...

Son 75 yılımızın büyük bölümü, "Üzümünü ye bağını (kaynağını) sorma", "Devletin malı deniz yemeyen domuzdur", "İş bilenin kılıç kuşananın", "Bal tutan parmağını yalar", "Tekkeyi bekleyen çorbayı içer", "Çalıyorlar ancak çalışıyorlar da" gibi sözleri tekrarlayarak, duyarak, "din istismarcıları"nın, "din sömürücüleri"nin gölgesinde geçti...Başbakan Adnan Menderes pek çok konuda Said Nursi'den fetva istemişti!

Hatırlanacağı gibi, Faslı imam Zemzemi tarafından, "Eşler öldükten sonra 6 saat boyunca evli kalırlar, dolayısıyla erkek ölü eşi ile bu 6 saat içinde cinsel ilişki kurabilir" fetvası verilmiş, Muhammed Mursi de Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, Mısır'da, bu konuyla ilgili olarak yasa tasarısı hazırlanmasını onaylayarak "Fetva bu neden itiraz ediyorsunuz" demişti...

Siyasete girmeden önce kirasını ödeme güçlüğü yaşayan bazı kötü niyetli açıkgözler, kurulu düzenin açıklarını bularak siyaseti halka hizmet etme sanatından çıkararak, kendilerini dolar milyarderi haline getirme sanatı haline getirdi...Bu kişiler asla hak etmedikleri mevkilere geldi...Demokrasimiz ne yazık ki buzdağına çarptı...

Diyelim ki marketten kağıt hallu satın aldınız ve 642 lira 85 kuruş ödediniz...Bu bedelin 107 lira 17 kuruşu % 20 oranındaki Katma Değer Vergisi'dir...Bu vergiyi Turgut Özal 1985'te hayatımıza sokmuştur!

Hükümetin örtülü ödeneklerinin bazı şöhretli şahsiyetlerin kumar borçlarını kapatmak için kullanıldığı dönemler oldu...Hayali ihracat kavramını (haksız vergi iadesi edinme sistemi) 1970'lerde ilk kez işittik! Saadet zincirleri denilen Charles Ponzi sistemi 1980'li yıllarımıza damgasını vurdu...Birikimini, tasarrufunu enflasyon canavarına yedirmemek için çabalayan pek çok iyi niyetli vatandaş Ponzi-Saadet Zinciri sisteminin mağduru oldu...

Alevi Cumhurbaşkanı adayına sadece inancından dolayı oy verilmemesi için yoğun bir propagandaya da şahit olduk...(2023)

Turgut Özal kendisine “Memur bu maaşla nasıl geçiniyor?” dediklerinde siyasi tarihe geçen şu sözü söylemişti: “Benim memurum işini bilir” Bu da çok yanlış anlamalara yol açan bir sözdü...

Kurucu babalarla kavgalı bir kesim var... Bu kesim zaman zaman kurucu babalar için "iki ayyaş" gibi sıfatlar kullanabiliyor...Oysa gelişmiş tüm ülkeler kurucu babalarıyla sürekli olarak kavga etmemeyi başarmış durumdalar...

Atatürk Diyanet'i kurduğunda (1924) buradan yetişenlerin "Camileri ahır yaptılar" yalan propagandasına alet olacağını tahmin edemezdi...

İhtiyaçtan çok fazla imam, diyanetçi, ilahiyatçı, müezzin, vaiz, gassal, din adamı, cami, mescit, kuran kursu ile nereye ulaşabiliriz ki?

Suudi Arabistan'ın bile terk etmeye çalıştığı bir İslam yorumuyla ancak İran ya da Afganistan'ın düştüğü tuzağa düşeriz...

Petrol zengini ülkeler İran ve Venezuela'da halk neden bu kadar yoksul? Hiç düşündünüz mü? Venezuela'dan 8 milyondan fazla insan başka ülkelere kaçtı...Bundan haberiniz var mı?

"Her şeyin en iyisini ben bilirim," diyen otokrat yöneticiler ülkelerinin zenginliklerinden geniş halk kitlelerinin yararlanmasına asla izin vermezler ve vermiyorlar da!

Anne karnındaki bebek adayının bile borç batağında olduğu ülkenin halkı yakın ve uzak gelecekten umutlanabilir mi?

Nüfus tek başına bir güç değildir

Yunanistan nüfusu

1928 6,204,684

1940 7,344,860

1951 7,632,801

1961 8,398,050

1971 8,831,036

1981 9,729,350

1991 10,258,364

2001 10,934,097

2011 10,816,286

2021 10,482,487

2022 10,412,480

2023 10,242,908

2024 10,047,817

2025 9,938,844

Yunanistan'ın iflasının Euro Bölgesi’nde büyük bir mali kriz yaratacağı gerekçesiyle Avrupa Birliği ve ABD güdümlü Uluslararası Para Fonu IMF, Yunanistan için 2010 ila 2015 yılları arasında 260 milyar euro tutarında bir kurtarma paketini devreye sokmuştu.

Yüzölçümü de tek başına bir güçlü ülke anlamına gelmez...İsrail 57 ülkeye meydan okuyor ve sadece Antalya ili kadar bir yüzölçümüne sahiptir...

Rusya 17 milyon kilometrekareden büyük yüzölçümüne sahip...

Peki ya Rusya'nın gücü çağımızın en büyük jeopolitik yanılsamalarından biriyse?

Hepimiz Rusya'nın bir süper güç olduğunu duyarak büyüdük. Büyük topraklar. Büyük ordu. Büyük nükleer silahlar. Ama daha yakından bakınca bütün görüntü dağılmaya başlıyor. Korkuyu, propagandayı ve Soğuk Savaş hafızasını çıkarın, geriye ne kalıyor? Blöflerle,tehditlerle, şantajla yaşayan mücadele eden bir petrol ve doğal gaz satıcısı...

Büyük alan. Küçük ayak izi.

Elbette, Rusya 11 zaman dilimine yayılıyor—ama çoğunluğu boş arazi. Ormanlar. Buzla kaplı alanlar. Vahşi doğa. Bunlar güç oluşturmaz. Ve gerçek etki söz konusu olduğunda—ekonomik, teknolojik, bilimsel—bu pek de kayda değer değil.

Rusya'nın ekonomisi küresel gelirin (GSYİH'nın) %2'sinden daha azını oluşturuyor. Bu İtalya'dan veya hatta California'dan bile daha küçük.

İhracat? Çoğunlukla petrol, gaz, kömür, gübre ve modası geçmiş silahlar.

Yenilik? Rusya modern teknoloji ekosistemine neredeyse hiçbir katkıda bulunmuyor. Çığır açan patent yok. Küresel teknoloji devleri yok. Bilimsel liderlik yok.

Geleceği şekillendiren ülkeler (Güney Kore, Çin, Almanya, Japonya, ABD ve hatta İsveç gibi daha küçük ülkeler) Rusya'yı geride bırakıyor.

Yaygın iddialara göre Vladimir Putin'in elinde Donald Trump'ın Moskova'daki seks maceralarını içeren bir görüntüler paketi var! İşte Rusya'nın asıl silahı bu seks kasetleri! Bu çok yaygın ve dolaşımda olan bir iddia...

28 MİLYON İNSANIMIZI ETKİLEYECEK VE ZARARI 320 MİLYAR DOLARI BULABİLECEK MARMARA DEPREMİ YAKLAŞIYOR!

10 Eylül 1509 İstanbul Depremi, son 500 yılda kentte yaşanan en yıkıcı depremdi. Depremin şiddeti 7,2 ila 8 tahmin ediliyor. 6 metrelik dev dalgaların İstanbul surlarını aştığı, 160 ila 200 bin kişinin yaşadığı şehirde 13 bin kişinin hayatını kaybettiği kayıtlara yansımış. Depremden sonra Padişah 2. Bayezid denizden kazanılan, deniz doldurularak elde edilen arazilere bina yapılmasına yasak getirmişti...Depremin verdiği maddi zararı karşılamak için depremden hemen sonra vatandaşlara ek vergi de gelmişti...

Padişah 2. Bayezid yasak getirmesine rağmen sonraki yüzyıllarda İstanbul'daki tüm sahil-kıyı şeridinde deniz doldurularak arazi elde edilmiş ve bu arazilere ne yazık ki ilk büyük depremle yerle bir olacak her tür bina dikilmiştir...

2010'da Şili'de 8,8 büyüklüğünde dünya üzerinde görülen en büyük depremlerden biri yaşandı...17 milyon nüfuslu ülkede 550 insan can verdi...Şili depreminin Şili ekonomisinde 15 ila 30 milyar dolarlık zarara yol açtığı tahmin edildi...

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen beklenen Marmara depreminde 320 milyar dolarlık bir hasar olacağının tahmin edildiğini söyledi.

TÜSİAD, TÜRKONFED ve SEDEFED'in iş birliğinde hazırlanan rapor, İstanbul'daki sanayi ve üretim alanlarının yüzde 60'nın deprem bölgesinde olduğunu, ekonomik zararın 25 ila 300 milyar doları bulabileceğini ortaya koydu.

Bu senaryoya göre, yaklaşık 2 milyon insan için acil barınma ihtiyacı doğacak. Ancak bunlar raporda da belirtildiği gibi en iyimser tahminler... Beklenen yıkımın insan etkisinin çok daha büyük olduğu ifade ediliyor.

İstanbul'un ayrıca, Türkiye'nin milli gelirinin üçte birini, ulusal sanayi üretiminin yüzde 40’ını, vergi gelirlerinin yüzde 46’sını ve ihracatın yarısını oluşturduğu için 'ekonominin kalbi' olduğuna vurgu yapıldı.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Balıkesir İl Sorumlusu Aysun Aykan Marmara depreminin 7 ilde 28 milyon insanı etkileyeceğini açıklamıştı...

Olası Marmara depreminin sadece İstanbul'u etkilemeyeceğini ifade eden Aysun Aykan, sözlerini şöyle sürdürdü:

*Marmara Denizi'nde beklediğimiz deprem, sadece İstanbul’u etkilemeyecek. İstanbul çok fazla konuşuluyor ama bu deprem; Marmara Denizi'ne kıyısı olan tüm illeri; İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova, Çanakkale, Kocaeli, Tekirdağ'ı ağır bir şekilde etkileyecektir.

*Bu deprem 28 milyonu etkileyecektir ve Türkiye’nin ekonomisine bir hayli zarar verecektir; Ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmalara göre; Marmara Denizi'nde 7’nin üzerinde maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem olabilir. Bu yüzden bu depremin hem maliyeti hem kayıpları Gölcük Depremi'nden fazla olacaktır. Bu depremi çok fazla önemsememiz gerekiyor.

*Ülkemizde sadece depremler afete dönüşmüyor. Ülkemizde son günlerde başta; Sinop, Kastamonu, Samsun ve Bartın olmak üzere birçok kentimizde sağanak yağış sonucu meydana gelen sel baskını ve heyelanlar sonucunda can ve ekonomik kayıpların yaşandığı afetler meydana gelmiştir.

*Bugün ülkemizde çıkan orman yangınları ile birçok tarım alanlarımız, yerleşim bölgelerimiz, hayvanlarımız yanmaktadır. Ülkemizde art arda yaşanan aşırı yağışlara bağlı olarak can ve ekonomik kayıplar ile sonuçlanan sel ve heyelan, maalesef ülkemizin acı biçimde deneyimlenen en önemli doğa kaynaklı afet sorunlarının başında gelmektedir.

*Her ne kadar meydana gelen bir doğal süreç olsa da, çoğu zaman yanlış uygulamalar sonucunda bir doğa olayı afet boyutuna ulaşmaktadır. Ülkemizin Meteorolojik ve Jeolojik koşulları nedeniyle birçok kentimiz önemli derecede taşkın riski altındadır. Adana, Mersin, Antalya, Bursa, İstanbul, Balıkesir gibi kentlerimizde de taşkınların yaşanması, ülkemizde birçok kentimizin taşkın riski altında olduğunu gösteriyor.